yönelmek
(-e)
1.
Yüzünü bir fleye do¤ru
çevirmek ya da ona do¤ru ilerlemek:
Sonra vazgeçip eve yöneldi.
2.
(bak›fl
için)
Çevrilmek:
Bak›fllar ona
yönelmifl-
ti.
3.
mec.
Bir fleyi amaç olarak benim-
semek:
On yafl›ndan sonra basketbola
yöneldi.
4.
mec.
Hedef olarak seçmek,
belirlemek:
Elefltiriler bana yönelmiflti.
yönerge
a.
Bir iflin nas›l yap›laca¤›, nas›l
yürütülece¤i, hangi yöntemlerin kulla-
n›laca¤› gibi konularda, yetkili kiflilerce
daha afla¤›daki kiflilere ya da üst ma-
kamlarca alt makamlara verilen buyruk;
talimat; direktif.
yönetici
a.
Bir kurumu, bir kuruluflu, bir
toplulu¤u yöneten, onun bafl›nda olan
kifli; idareci.
yönetim
a.
Yönetmek ifli, idare.
yönetim kurulu
a.
Bir kuruluflu yönetmek-
le görevli kiflilerin tümü, idare heyeti.
yönetmek
(-i)
1.
Yasalara, kurallara ve bel-
li koflullara uygun biçimde çal›flmay›,
etkinli¤i sa¤lamak; idare etmek.
2.
Yön-
lendirmek.
3.
sin.
ve
tiy.
Bir filmin, bir
oyunun gerçekleflmesini sa¤lamak:
oyunu yönetmek.
yönetmelik, -¤i
a.
1.
Bir kuruluflun çal›fl-
ma yöntemini belirleyen ve bu kurulufl-
ta çal›flanlar›n uyacaklar› kurallar›n tü-
mü.
2.
Bu kurallar›n yaz›l› oldu¤u belge,
talimatname.
3.
huk.
Yasa ve tüzüklerin
uygulanmas›n› sa¤lamak amac›yla, ba-
kanl›klar ve kamu tüzel kiflileri taraf›n-
dan haz›rlanan düzenleyici kurallar›n
tümü.
yönetmen
a.
1.
Bir kuruluflu yöneten kifli,
müdür, direktör.
2.
Bir oyunu sahneye
koyan, bir filmin çevrilmesini, gerçek-
leflmesini sa¤layan kifli; rejisör.
yönlendirmek
(-i)
Birinin davran›fl, tutum,
yapaca¤› ifl vb. konularda izleyece¤i yo-
lu göstermek; yönetmek.
yöntem
a.
1.
Bir amaca ulaflmak için izle-
nen, tutulan yol; usul; sistem.
2.
Bilim-
de belli bir sonuca ulaflmak için , bir
plana göre izlenen yol.
yöre
a.
Bir bölgenin belli bir yer ve çevresi-
ni kapsayan s›n›rl› bölümü, havali, ma-
hal.
yöresel
ön ad.
Yöre ile ilgili, mahallî, yerel.
Yörük, -¤ü
öz. a.
Hayvanc›l›kla geçinen gö-
çebe Türkmen boyu ve bu boydan olan
kifli.
yörünge
a.
1.
gökb.
Bir gökcisminin hare-
keti süresince izledi¤i yol:
Dünya’n›n
yörüngesi.
2.
mat.
Yürüyen bir nokta-
n›n izledi¤i ya da çizdi¤i yol.
yudum
a.
Bir içiflte yutulabilen s›v› miktar›.
yudumlamak
(-i)
Acele etmeden, azar azar
içmek.
yufka
a.
1.
Oklava ya da merdaneyle aç›lan
yuvarlak hamur yapra¤›.
2.
hlk.
Sacda
piflirilen ve pideden daha ince bir ek-
mek türü.
yufka yürekli
a. mec.
Olumsuz geliflmeler-
den çok çabuk etkilenen, üzülen; herke-
se ac›yan kifli.
yuh
ünl.
Hoflnutsuzluk ve öfke belirten bir
hakaret sözü, yuha.
yuha
ünl. (yu’ha)
Yuh.
yuhalamak
(-i)
Birine “yuha” diye ba¤›r-
mak.
yukar›
a.
1.
Bir fleyin üstte bulunan bölü-
mü:
sayfan›n yukar›s›.
2.
Bir yap›lan-
mada üstte bulunan yetkili kiflilerin tü-
mü:
Emir yukar›dan geldi.
3.
ön a.
Bir
yere, bir fleye göre daha üstte bulunan:
yukar› daire.
4.
be.
Üste do¤ru, yükse-
¤e:
Yukar› ç›kt›.
5.
ön a. mec.
Aflama,
makam, s›n›f bak›m›ndan daha yüksek-
te bulunan:
yukar› s›n›f.
yulaf
a. Yun. bitb.
1.
Bu¤daygillerden, ye-
terli nemin bulundu¤u en verimsiz top-
raklarda bile yetiflen otsu bir bitki.
2.
Bu bitkinin, besin maddesi ve hayvan
yemi olarak kullan›lan tanesi.
yular
a.
Bir yere ba¤lamak ya da çekerek
götürmek için hayvan›n bafll›¤›na ya da
tasmas›na ba¤lanan ip.
yumak, -¤›
a.
1.
Yuvarlak biçimde sar›lm›fl
yönelmek
yumak
671
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 671