yün, ip, iplik vb. bir fley:
iplik yuma¤›.
2.
ön a.
Yuvarlak biçimde sar›lm›fl olan.
yummak
(-i)
1.
K›sarak ya da s›karak kapa-
l› duruma getirmek:
gözünü yummak.
2.
mec. (göz için)
Eceli gelmek, ölmek:
Atatürk, 10 Kas›m sabah› gözlerini
yumdu.
yumru
a.
1.
Yuvarlak, fliflkin oluflum, ka-
bart›:
Vücudunda yumrular oluflmufltu.
2.
Baz› bitkilerde yedek besin depola-
yan kök, dal ya da dalda oluflmufl fliflkin
bölüm.
yumruk, -¤u
a.
1.
Parmaklar›n avuç içine
kapat›l›p s›k›lmas›yla elin ald›¤› biçim.
2.
Elin bu biçimiyle yap›lan vurufl.
yum-
ruk kadar 1)
(küçük olmas› gereken
fleyler için) iri, büyük;
2)
(iri olmas› ge-
reken fleyler için) küçük:
yumruk kadar
çocuk.
yumru kök
a. bitb.
Patates, pancar ve yer
elmas›ndaki yumru biçiminde kök.
yumulmak
(nsz.)
1.
(göz, a¤›z vb. için)
Ka-
panmak.
2.
Bir yere büzülmek, s›¤›n-
mak.
3.
(-e)
Büyük bir istekle bir fleye,
bir ifle giriflmek, sar›lmak.
yumurcak, -¤›
a. Yaramaz, sevimli küçük
çocuk.
yumurta
a.
1.
Tavuk yumurtas›.
2.
‹nsanda
ve baz› hayvanlarda er bezi.
3.
dirb.
Bir
diflinin vücudunda oluflan, yumurtlama
ve döllenmeden sonra ayn› türden bir
canl› oluflturan hücre.
yumurtac›k, -¤›
a.
1.
dirb.
Canl›larda difli-
nin, döllenip o¤ulcuk durumuna gel-
mek için ç›kard›¤› üreme hücresi.
2.
dirb.
Tohumlu bitkilerde, döllenmeden
sonra de¤iflikli¤e u¤rayarak tohumu
oluflturan bölüm.
yumurtal›k, -¤›
a.
1.
anat.
ve
dirb.
Canl›lar-
da difli üreme hücrelerini veren organ.
2.
Hafllanm›fl yumurtan›n içine dik ola-
rak konulup servis yap›lan kap.
3.
Buz-
dolab›n›n yumurta koymak için düzen-
lenmifl bölümü.
yumurtlamak
(-i)
1.
(tavuk, kufl vb. için)
Yumurta yapmak.
2.
mec.
Söylenme-
mesi gereken bir fleyi a盤a vurmak.
yumuflak, -¤›
ön a.
1.
Dokunuldu¤unda ya
da üzerine bas›ld›¤›nda çukurlaflan, es-
ki biçimini kaybeden, kat› olmayan:
yu-
muflak hamur.
2.
Kolayca bükülebilen,
kesilebilen, sert olmayan:
yumuflak et.
3.
Parmaklar aras›nda s›k›ld›¤›nda bu-
ruflmayan, sert olmayan:
yumuflak ku-
mafl.
4.
Dokunuldu¤unda hofl bir duy-
gu uyand›ran:
yumuflak eller.
5.
Kolay-
l›kla ifllenebilen:
yumuflak tafl.
6.
Il›-
man:
Yumuflak bir hava var.
7.
Okflay›-
c›, tatl›, hofl:
yumuflak tav›rlar.
8.
mec.
Hoflgörülü, sevecen, uysal:
yumuflak
bir müdür.
yumuflak bafll›
ön a.
Kolay uyum sa¤laya-
bilen, uysal.
yumuflak ünsüz
a. dlb.
Ötümlü, titreflimli,
tonlu ünsüz.
yumuflakçalar
ç. a. hayb.
Omurgas›z, yu-
muflak olan vücutlar› kabuk denilen
sert, kalkerli bir maddeyle kapl› ve ço¤u
suda yaflayan hayvanlar flubesi.
yumuflamak
(
nsz.)
1.
Yumuflak bir duru-
ma gelmek, sertli¤i kalmamak.
2.
mec.
K›zg›nl›¤›, öfkesi, inad› geçmek.
yumuflat›c›
a.
1.
Yumuflat›c› ifllevi gören
fley ya da madde.
2.
Y›kama sonunda
tekstil ürünlerinin yumuflakl›¤›n› koru-
mak için kullan›lan madde.
Yunan
öz. a. Yunanl›.
2.
ön a.
Yunanis-
tan’a, Yunanl›lara iliflkin:
Yunan müzi¤i.
Yunanca
öz. a. (yuna’nca)
Yunanistan’da
konuflulan Hint-Avrupa dili, Yunan dili.
Yunanl›
öz. a.
Yunanistan halk›ndan ya da
bu halk›n soyundan olan kifli, Yunan.
yunus bal›¤›
a. (Yunus ad›ndan) hayb.
Ba-
linalardan, ›l›k ve s›cak denizlerde sürü-
ler hâlinde yaflayan, memeli deniz hay-
van›.
yurt, -du
a.
1.
Bir halk›n üzerinde yaflad›¤›,
egemenlik kurdu¤u, kültürünü olufltur-
du¤u toprak parças›, vatan.
2.
Bir insa-
n›n do¤up büyüdü¤ü, yaflad›¤› yer,
yummak
yurt
672
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 672