memleket.
3.
Bir grup insan›n bar›nd›-
r›ld›¤›, bak›ld›¤› kurum:
yafll›lar
yurdu.
4.
mec.
Bir fleyin ilk kez görüldü¤ü, bir
bitkinin bolca yetifltirildi¤i ya da bir
hayvan türünün bolca bulundu¤u ve
oralardan dünyaya yay›ld›¤› yer, vatan:
patatesin yurdu.
5.
Baz› nitelik ya da
de¤erleri tafl›yan birçok insan›n bulun-
du¤u yer, diyar:
Buras› efeler yurdudur.
yurt d›fl›
a.
Yurt s›n›rlar› d›fl›nda yer alan.
yurt içi
a.
Yurt s›n›rlar› içinde yer alan.
yurtlanmak
(nsz.)
Bir yeri yurt edinmek.
yurtsever
ön a.
Yurdunu, ulusunu tutkuyla
seven, bu u¤urda her türlü özveriye
katlanan (kifli); vatansever, vatanperver.
yurttafl
a.
Bir ülkede medeni ve siyasi hak-
lara sahip kifli, vatandafl.
yurttafll›k, -¤›
a.
Kifliler ile devlet aras›nda
anayasa ve yasalarla tan›mlanm›fl, kar-
fl›l›kl› hak ve ödevlere dayanan ba¤; va-
tandafll›k.
yurttafll›k bilgisi
a.
Devlet ve hükûmet ku-
rulufllar›n›, yurttafll›k hak ve ödevlerini
kapsayan bilgi; vatandafll›k bilgisi.
yusufçuk, -¤u
a. hayb.
1.
Da¤l›k bölgeler-
de yaflayan, güvercine benzeyen, ancak
ondan daha küçük bir kufl.
2.
‹ri kanat-
l›, büyük k›z böce¤i.
yusyuvarlak, -¤›
ön a. (yu’syuvarlak)
Çok
yuvarlak, küre biçiminde olan.
yutak, -¤›
a. anat.
A¤›z ve burun bofllu¤u-
nu yemek borusu ile soluk borusuna
ba¤layan, solunum ve sindirim ifllevi
olan boflluk.
yutkunmak
(nsz.)
1.
Tükürü¤ü yutmak ya
da bir fley yutuyormufl gibi g›rtla¤› ha-
reket ettirmek.
2.
mec.
Bir fleyi söyle-
mekle söylememek aras›nda duraksa-
mak.
yutmak
(-i)
1.
A¤›zdaki bir fleyi yutak ve
yemek borusu yoluyla mideye geçir-
mek.
2.
Tam ve do¤ru olarak söyleye-
memek:
Baz› sözcükleri yutuyorsun.
3.
‹çine al›p yok etmek:
Deniz koca gemi-
yi yuttu.
4.
tkz.
Söylemek istedi¤i bir
sözü kendini tutarak söyleyememek,
katlanmak:
Kavga ç›kmas›n diye o söz-
lerini yuttum.
5.
tkz.
‹nanmak, aldan-
mak, kanmak:
Bu yalan› kimse yutmaz.
6.
tkz.
Oyunda birini yenip elindekileri
almak, kazanmak.
yutturmaca
a.
Dinleyenin anlamayaca¤› bi-
çimde yap›lan söz oyunu.
yuva
a.
1.
Baz› hayvanlar›n, kufllar›n, bö-
ceklerin, sürüngenlerin yumurtlamak,
kuluçkaya yatmak, yavrulamak ve yav-
rular›n› büyütmek için de¤iflik biçimler-
de, de¤iflik malzemelerden yapt›klar›
bar›nak:
k›rlang›ç yuvas›.
2.
Bir ailenin
yaflad›¤› ev.
3.
Okul öncesi e¤itim kuru-
mu.
4.
Baz› kötü niyetli kiflilerin çok bu-
lundu¤u yer:
h›rs›z yuvas›.
5.
Bir fleyin
içine yerlefltirildi¤i oyuk:
kilit yuvas›.
6.
mec.
Bir fleyin çok bulundu¤u yer:
toz
yuvas›.
yuvalanmak
(nsz.)
1.
Yuva sahibi olmak,
evlenmek.
2.
mec. Bir yerde toplan-
mak, birikmek.
yuvar
a. anat.
Organizmada kan, lenf, süt
gibi s›v›larda bulunan, ço¤unlukla yu-
varlak ya da oval küçük cisim:
alyuvar.
yuvarlak, -¤›
ön a.
1.
Küre biçiminde olan.
2.
a.
Küre biçiminde olan fley, küre.
yu-
varlak konuflmak
ayr›nt›lar› gere¤i gibi
belirtmeden genel konuflmak.
yuvarlak hesap, -b›
a.
Yaklafl›k olarak bir
bütün say›ya tamamland›ktan sonraki
hesap.
yuvarlak ünlü
a. dlb.
Dudaklar›n toplan›p
yuvarlaklaflmas›yla biçimlenen ünlü:
o,
ö, u, ü.
yuvarlamak
(-i)
1.
Bir fleyi kald›rmadan
kendi çevresinde döndürerek yerini de-
¤ifltirmek:
tafl› yuvarlamak.
2.
Kendi
üzerinde döndürerek tomar yapmak:
ki-
limi yuvarlamak.
3.
H›zla düflürmek,
devirmek:
Adam› merdivenlerden afla¤›
yuvarlad›lar.
4.
(söz için) Belirsizce, an-
lafl›lmayacak biçimde söylemek.
5.
tkz.
‹stekle çabucak yemek ya da içmek.
yurt d›fl›
yuvarlamak
673
Emel-Zuhal Sözlük-Harfler 21/07/2010 20:59 Page 673