CURA
144
nan Ola¤anüstü Kurultay’da Deniz Baykal yeniden Genel Baflkan
seçildi. CHP’de 29 Ocak 2005’te yap›lan Ola¤anüstü Kurultay’da
Deniz Baykal tekrar Genel Baflkanl›k görevine seçildi.
CURA,
ba¤lama türünden bir halk çalg›s›. 70-80 cm. boyun-
da, üç ya da dört tellidir. Tezene denen bir m›zrapla çal›n›r. Ar-
d›ç, sö¤üt ve en çok da dut a¤ac›ndan yap›l›r. Gövdesi bir suka-
ba¤› biçimindedir. Sap üzerinde, ses tonlar›n› ayarlayan ince ki-
riflten perdeler vard›r. Daha iyi ses vermesi için sa¤ yan›nda kü-
çük bir delik bulunur.
CUR‹E,
radyoaktif bir maddenin, saniyede 3,7 x 10
10
(otuz ye-
di milyar) parçalanmaya karfl›l›k düflen aktiflik birimi (simgesi
Ci). Bir curie, yaklafl›k olarak 1 gram radyumun aktifli¤ine eflittir.
CUR‹E, Marie Sklodowska
(1867 Varflova/Polon-
ya-1934 Saint Cellemoz /Fransa), Frans›z fizikçi ve kimya bil-
gini. Polonya as›ll›d›r. ‹lk derslerini bir matematikçi olan baba-
s›ndan ald›. Varflova’da ö¤retmenlik yapt›. 1891’de Paris’te
Sorbonne Üniversitesi’ne girdi. Okulu bitirdikten sonra ö¤ret-
meni Pierre Curie ile evlendi. Üniversite bitirme tezini Henri
Becquerel’in buldu¤u uranyum ›fl›nlar› üstüne haz›rlam›flt›.
1898’de kocas›yla birlikte çal›flmalar› sonucu polonyum ve
radyum elementlerini buldular. Bu, onlara Royal Society’nin
Davy Madalyas› ve 1903 Nobel Fizik Ödülü’nü kazand›rd›. Ko-
cas› bir kaza sonucu ölünce, yerine Sorbonne’da fizik profesör-
lü¤üne atand›. Alman Schmidt’le birlikte toryumun radyoaktivi-
tesini buldu ve saf radyum elde etmeyi baflard›. 1911’de Nobel
Kimya Ödülü de ona verildi. Paris Radyum Enstitüsü’nde labo-
ratuvar flefli¤i yapt›, I. Dünya Savafl›’nda hastanelerde radyolo-
ji servislerini örgütledi. 1921’de ABD’ye gitti. Kendisine bir
gram radyum arma¤an edildi. Yine 1929’da ABD baflkan› Ho-
over, ona çal›flmalar› için 50.000 dolar verdi. Radyoaktif mad-
delerle u¤rafl› yüzünden hastaland› ve bir sanatoryumda öldü.
“Traité de Radioactivité” (Radyoaktivite Ana Kitab›) adl› bir ya-
p›t› vard›r.
CUR‹E, Pierre
(1859 Paris-1906 Paris), Frans›z fizikçi.
Alsace’l› tan›nm›fl bir doktorun o¤luydu. Babas›ndan ve bir ai-
le dostundan, evinde özel e¤itim gördü. Sorbonne Üniversite-
si’nde okudu. Paris Fen Fakültesi’ne girerek bilimsel çal›flma-
lar yapt›. ‹lk deneylerini, cisimlerin de¤iflik ›s›lardaki m›knat›s
gücünün özellikleri üzerinde gelifltirdi. Bu alandaki en büyük
baflar›lar›ndan biri, belli bir ›s›da, cisimlerin m›knat›s gücünün
de¤iflti¤ini keflfetmesi olmufltur. Bu belli ›s›ya “Curie noktas›”
ad› verilmifltir (1895). Ayn› y›l ö¤rencilerinden Polonyal› Marie
Sklodowska (Marie Curie) ile evlendi. Bu arada Fizik ve Kimya
Okulu’na profesör olarak atand›. 1904’te Sorbonne’de Genel Fi-
zik Kürsüsü’ne getirildi ve 1905’te Fen Akademisi’ne al›nd›.
Kristaller üzerinde incelemede bulunurken, genellikle bütün fi-
zik olaylar›nda bak›fl›ml›l›k olabilece¤i dikkatini çekti ve “Bak›-
fl›m Prensibini” aç›klad›. Henri Becquerel’in radyoaktifli¤i bul-
mas›ndan sonra, efliyle birlikte bu konuda incelemeler yapt›.
1898’de polonyum ve sonra da radyumu bularak büyük ün ka-
zand›lar. Bu çal›flmalar›n sonunda, kar›-koca Curie’ler, 1903
y›l›nda, H. Becquerel ile birlikte Nobel Fizik Ödülü’nü kazand›-
lar. 1905 y›l›nda Bilimler Akademisi üyeli¤ine seçilen Pierre
Curie, bir trafik kazas› sonucu öldü.
CÜLUS,
Osmanl› Devleti’nde, bir padiflah›n ölümü ya da pa-
diflahl›ktan çekilmesi üzerine yerine seçilen flehzadenin padiflah-
l›¤›n›n ilân edilmesi dolay›s›yla yap›lan tören. Ölen ya da salta-
nattan uzaklaflt›r›lan padiflah›n yerine hanedandan bir flehzade-
nin geçebilmesi için, Fatih dönemine dek seçim yöntemi uygu-
lan›rd›. Örne¤in, Orhan Gazi Ahiler taraf›ndan, Y›ld›r›m Bayezit
ise Kosova Savafl›’na kat›lan beyler taraf›ndan seçildiler. Fatih
Kanunnamesi, padiflah›n flehzadeler aras›ndan seçilmesi yönte-
mini kald›rd›. En büyük erkek çocu¤un, babas› yerine tahta geç-
mesini öngören koflulu koydu. I. Ahmet zaman›nda törede baz›
de¤ifliklikler yap›ld›. Fatih Kanunnamesi yan›nda, en büyük fleh-
zade yerine, öteki flehzadelerden ya da henedandan birinin padi-
flah olmas› kural› getirildi. Cülus töreni, flu s›raya göre yap›l›rd›:
Yeni padiflah, arz a¤alar›yla birlikte taht odas›na geçer, burada
namaz k›lar, ard›ndan tören giysilerini giyer. Darüssaade a¤as›
ve silâhtara¤an›n eflli¤inde d›flar›ya ç›kar, Babüssaade önünde
kurulmufl olan tahta oturur ve tören bafllard›. S›ras›yla devlet bü-
yükleri kutlamada bulunur ve tören, teflrifatç›lar›n etek öpmele-
riyle biterdi. Daha sonra padiflah has odaya geçer, burada biraz
dinlendikten sonra ölen padiflah›n cenaze namaz›na kat›l›rd›. Cü-
lus töreni, k›l›ç alay› ve türbe gezmeleriyle tamamlan›rd›.
CÜMBÜfi,
ut ve tambura benzer madenî gövdeli çalg›. M›z-
rapla çal›nan bu çalg›n›n gö¤üs tahtas›, deri bir zarla kapl›d›r.
Sözcük, e¤lenti, nefle anlamlar›nda da kullan›l›r.
CÜZAM
ya da
CÜZZAM,
deride birtak›m urlarla bafllayan,
yer yer kangrenler yapan, parmaklar› döken, mikroplu ve öldü-
rücü bir hastal›k. Lepra, miskin hastal›¤› gibi adlar da verilir. Et-
keni, Hansen basili denen bir mikroptur. Kuluçka devresi 3-5
y›ld›r. A¤›z, burun salg›lar›, idrar, d›flk›, aç›k lepra yaralar›, yiye-
cekler ve kullan›lan eflyalarla bulaflabilir. Mikrop, önce çevrede-
ki sinirleri, sonra da üst solunum yollar› mukozas›, deri, göz,
testisler ve retikulo endotelyel sistemi etkiler. Lepramatöz lepra
tipinde, yüz, gövde, kol ve bacaklarda soluk k›rm›z› lekeler olu-
flur. Bu lekeler büyüyerek nodül denen fliflliklere dönüflür. De-
ride duyu azalmas›, kafllar›n dökülmesi, yüzün aslan yüzüne
benzemesi gibi belirtiler görülür. Vücutta hastal›¤a karfl› direnç
varsa, mikrop yüzeysel bir sinir hücresine yerleflti¤inde hasta-
l›k tüberküloid lepra denen biçimde geliflir. Sinire yak›n mik-
roplu bölgede k›rm›z›, keskin s›n›rl›, kuru, k›ls›z, kabuklu bir
plak oluflur. Bu plakta duygu kaybolur. Tüberküloid lepra, teda-
vi edilmezse baflka tiplere dönüflür. Hastal›k çok bulafl›c› olma-
d›¤›ndan hastay› ay›rmaya gerek yoktur. Ancak sa¤l›kl› çocukla-
r› hasta aileden ay›rmal›d›r. Eski ça¤larda büyük korku yaratan
cüzam, bugün korkulacak bir hastal›k olmaktan ç›km›flt›r.