DARÜLFÜNUN
169
DANS,
müzik eflli¤inde, belirli ritme uyularak vücut, el, kol
ve bacaklar›n düzenli bir flekilde hareket ettirildi¤i sanat ve e¤-
lence dal›. ‹nsanlar tarih öncesinden beri dinsel ayinler, kutla-
malar, büyüler için dans etmektedir. ‹nsanlar›n müzik eflli¤in-
de dans etmeye bafllamas›n›n ilk defa dinsel amaçlarla oldu¤u
anlafl›lm›flt›r. Dinsel ayinlerde ve törenlerde davul, flüt, zil gibi
müzik aletlerine el ç›rparak ve flark› söyleyerek bafllayan dans
hareketleri, Eski Yunan, M›s›r ve Hintlilerde büyük geliflme
gösterdi. Brahmanizm ve Hinduizm’in geliflmifl dans figürleri
zamanla çok kesin kurallara ba¤lanarak, dünyan›n çeflitli yerle-
rindeki toplumlara örnek oldu. Klanlar hâlinde yaflayan top-
lumlarda do¤umlar›, evlenmeleri, savafl ya da avlarda kazan›-
lan baflar›lar› kutlamak için ayr› dans türleri ortaya ç›kt›. Niha-
yet bir sahne gösterisi durumuna gelen danstaki dinsel unsur-
lar, ortadan yavafl yavafl silindi ve dans ince bir sanat gösteri-
si biçimini ald›. Toplumlar›n s›n›fsal yap›s› de¤ifltikçe, dans da
buna paralel bir evrim gösterdi. Soylu s›n›flar›n geliflmifl mü-
zik eflli¤inde kar›fl›k figürlerden oluflan “salon danslar›”n› ter-
cih ettikleri, halk tabakalar›n›n, dinsel ve toplumsal ezgileri içe-
ren müzik eflli¤inde “halk danslar›”n› yapt›klar› gözlenmektedir.
19. yüzy›lda, kültürlü tabakalar›n tam bir sanat gösterisi olarak
kabul ettikleri “bale” ortaya ç›kt›. 20. yüzy›lda genifl halk taba-
kalar›n›n bir e¤lence türü olarak gördükleri danslar ve s›rf bu
danslar için yaz›lm›fl dans müzikleri büyük bir yayg›nl›k kazan-
d›. Salon danslar›ndan en tan›nm›fl› olan vals, rondo gibi tür-
ler, yerini daha hareketli ve kurallara daha az ba¤›ml› fokstrot,
çarliston, tango, pasadoble, rumba gibi türlere b›rakt›. Özellik-
le Antiller ve Brezilya’daki halk danslar›ndan ç›k›p geliflen bu
danslar, Kuzey Amerika’da caz müzi¤inin etkisiyle birleflerek,
samba, bossanova gibi danslar› oluflturdular. Daha sonra rock
and roll, twist gibi hemen hemen hiçbir kurala ba¤l› olmayan
danslar ortaya ç›kt›. Genellikle bütün dans türlerinde erkekler
ve kad›nlar eflit say›da, bir arada dans figürlerini yaparlar. S›rf
erkeklerin ya da kad›nlar›n yapt›¤› halk danslar› da vard›r.
DANYAL,
ad› Kutsal Kitap’ta geçen bir kifli. Bat› kaynaklar›n-
da, Ugarit’te (Ras fiamra) yar› tanr›, dullar›n, yetimlerin koruyu-
cusu bilge bir yarg›ç, Do¤u kaynaklar›ndaysa ‹srailo¤ullar› pey-
gamberlerinden biri olarak tan›mlan›r. Kuran’da ad› bulunmad›-
¤›ndan ‹slâmî yap›tlarda ad› seyrek geçer. ‹srailo¤ullar› ile bir-
likte Kudüs’ten Babil’e sürüldü (‹.Ö. 586). Rüya vb. yorumuyla
hükümdar›n saray›nda önemli bir yer edindi. Yahudi bir yazar›n
kaleme ald›¤› “Danyal’›n Kitab›”nda bu durum, serüvenleri ve
mucizelerinden belli bafll›lar› anlat›lm›flt›r. Danyal’›n yaflam›
Hristiyan sanatç›lara esin kayna¤› oldu. Heykelleri, kabartmala-
r›, resimleri yap›ld›.
DARI,
bu¤daygillerden, birçok çeflidi olan bitki ve bu bitkinin
tohumu
(Panicum miliaceum).
Kurakl›¤a dayan›kl›d›r.
Tohumlar›, gere¤inde bu¤day yerine besin olarak kullan›l›r. Ak-
dar› da denir. Tarihte ilk dar› yetifltiren ulusun Türkler oldu¤u sa-
n›lmaktad›r. Daha sonra Akdeniz ülkelerine, oradan da dünyaya
yay›lm›flt›r. Hafif topraklar› seven dar›, tanesi için yetifltirilir. ‹lk-
baharda don tehlikesi geçtikten sonra ekilir, sap› ve yapraklar›
sarar›nca biçilir. Saman›, hayvan yemi olarak kullan›l›r. Kuskus
yap›m›nda unundan, bira yap›m›nda tanesinden yararlan›l›r. Ku-
zey Afrika’da ve Hindistan’da genifl ölçüde dar› tar›m› yap›l›r.
Türkiye’de 3.250 hektar alanda yap›lan dar› üretiminden y›lda
yaklafl›k 5.300 ton dar› elde edilir (1997). Tropikal Afrika’da gün-
lük besin olarak kullan›lan dar›, cinsine göre 50-80 cm kadar
boylan›r. 115-120 günde biçilecek duruma gelir.
DARPHANE,
madenî para bas›lan resmî kurulufl. ‹.Ö.
640-630’larda darphaneler son derece basit, küçük bir odada
örs, çekiç, z›mba kullan›larak çal›fl›l›rd›. Abbasîler döneminde
ve sonras›nda tüccar ve sarraflar darphanede para bast›rmaya
bafllad›lar. Osmanl›larda ise, ilk para bas›m› Orhan Gazi zama-
n›nda Bursa Darphanesi’nde yap›ld›. Anadolu’nun birçok ye-
rinde darphaneler kuruldu. Osmanl› ordusuyla birlikte tafl›nan
gezici darphanelerin de kuruldu¤u, kay›tlardan anlafl›lmakta-
d›r. Darphaneyi o dönemlerde bir emin yönetirdi. ‹stanbul’un
al›nmas›ndan sonra, Beyaz›t civar›na yeni bir darphane kurdu-
ruldu ve yönetimi de defterdara geçti. 18. yüzy›lda iyice önem
kazanan darphane, banka iflleri görmeye bafllad› ve sadrazam-
l›¤a ba¤land›. 1835’te maliye hazinesiyle birlefltirilerek Darp-
hanei Amire Defterdarl›¤› ad›n› ald›. Günümüzde Darphane,
Darphane ve Damga Matbaas› ad› alt›nda, Damga Matbaas› ile
birlefltirilmifltir.
DARÜLACEZE,
bakacak kimsesi olmayan, sakat ve yafll›
kiflileri, kimsesiz çocuklar› korumak için ‹stanbul’da kurulan
yurt. Kurulmas› 1890’da düflünülen yurdun temeli II. Abdülhamit
ve Sadrazam Halil Rifat Pafla’n›n çabalar› ve halk›n yard›m›yla
K⤛thane-Poligon s›rtlar›nda, 7 Kas›m 1892’de at›ld›. 1895’te
‹çiflleri Bakanl›¤›’na ba¤land›. Bugün ‹stanbul Belediyesi’ne ba¤-
l›d›r. Amac›, hiçbir ayr›m gözetmeden, düflkünleri bar›nd›rmak,
çal›flabileceklere ifl sa¤lamak, yurttakilerin yaflamlar›n› güvence
alt›na almakt›r. Kurulufl 28.500 m
2
lik bir alan› kaplamakta, mü-
dürlük binas›, hastaneler, çocuk yuvas›, düflkünler pavyonu, ca-
mi, hamam ve di¤er binalar› kapsamaktad›r.
DARÜLBEDAY‹,
‹stanbul Belediyesi’ne ba¤l› fiehir Ti-
yatrosu’nun ilk ad›. 1913-1914 y›llar›nda ‹stanbul Belediye
Baflkan› Cemil Pafla (Cemil Topuzlu) taraf›ndan teklif edildi ve
1914’te kuruldu. Frans›z tiyatro uzman› André Antoine davet
edildi ve 3 ayl›k bir sözleflme imzaland›. Müzik ve tiyatro bö-
lümünde yerli ve yabanc› ö¤retmenler görev ald›. Oyuncular›n
bir bölümü daha önce çeflitli sahnelerde çal›flm›fl, bir bölümü
de bu kurumda ilk kez sahneye ç›km›fl olanlardan olufluyordu.
1918’e dek Türk kad›n oyuncu yoktu. Daha çok Ermeni ve
Hristiyan kad›n oyuncular görev ald›. Bu tarihten sonra Afife
Jale (1919), Bedia Muvahhit ve Neyyire Neyir (1923’ten son-
ra) sahneye ç›kt›. ‹lk temsiller Tepebafl›’nda, daha sonra fieh-
zadebafl›’nda sürdü. Çeflitli yerli ve yabanc› oyunlar oynand›.
1927-1928 döneminde Muhsin Ertu¤rul, Darülbedayi’nin ba-
fl›na getirildi. Yerli oyunlara a¤›rl›k verildi. 1930’da belediye-
ye ba¤lanan Darülbedayi birçok sanatç› yetifltirdi. 1934’te fie-
hir Tiyatrosu ad›n› ald›.
DARÜLFÜNUN,
Osmanl› Devleti’nde üniversite karfl›l›-
¤›nda kullan›lan deyim ve yüksekokul. ‹lk defa 1846 y›l›nda