D‹KDÖRTGENLER PR‹ZMASI
186
D‹KDÖRTGENLER PR‹ZMASI
→
PR‹ZMA
D‹KENL‹BALIK,
dikenlibal›kgillerden bir bal›k türü
(Gasterosteus pungitius).
4-7 cm’lik uzunlu¤uyla tatl›
su bal›klar›n›n en küçüklerindendir. Erke¤i su bitkileri aras›nda
yuva yaparak yavrular›na bakar. Y›rt›c› ve kavgac›d›r.
D‹K‹L‹TAfi,
Eski Ça¤’da ve
Orta Ça¤’da herhangi bir olay›n
ve kiflinin ad›na dikilen yüksek,
üzerinde ço¤u kez neden dikildi-
¤ini belirten yaz›lar bulunan, an›t
niteli¤indeki yüksek tafl. Dikilitafl
dikme âdeti özellikle Eski M›-
s›r’da çok yayg›nd›. Dikilitafllar›n
en ünlülerinden biri Sultanahmet
Meydan›’ndaki dikilitaflt›r. Dört-
köfle tabanl›, piramit tepeli, ince
uzun tafl ‹.Ö. 1500’lerde M›s›r’da
Heliopolis kentindeki Karnak Ta-
p›na¤›’n›n önüne dikilen ve Firavun 3. Tutmosis’in zaferlerini
anlatan iki dikilitafltan biridir. 361-363 y›llar›nda M›s›r’dan ‹s-
tanbul’a getirilmifl, ‹mparator Theodosios’un emriyle 390 y›l›n-
da, bugünkü yerine dikilmifltir. Pembe granitten yap›lm›fl olan
dikilitafl›n flimdiki yüksekli¤i 18.74 m.dir. Bizansl›lar taraf›ndan
yap›lm›fl olan mermer taban›n›n üzerindeyse Theodosius’a ait
kabartmalar vard›r.
D‹K‹T,
ma¤aralar›n taban›nda, yukar›dan damlayan kireçli su-
lar›n oluflturduklar› boy boy dikmelerden her biri, istalagmit.
Dikitler, genellikle sark›tlar›n tam alt›na rastlar. Ma¤aralar›n ta-
vanlar›ndan damlayan kalkerli yeralt› sular›n›n içindeki karbon
gaz›, damlan›n oluflmas› s›ras›nda uçar, sonuçta tavanda bir
miktar damlatafl oluflur. A¤›rlafl›p tabana düflen bu damlalar bu-
harlaflarak dikitleri oluflturur.
D‹KME,
bir do¤ru parças›na dik olan do¤ru. Dikme do¤ru
parças›n›n orta noktas›ndan geçiyor ise “orta dikme” ad›n› al›r.
Dikmenin do¤ru parças›n› kesti¤i noktaya “dikme aya¤›” denir.
D‹KS‹YON,
konuflulan dilin incelenmesi ve kullan›lmas›.
Seslerin, sözcüklerin, vurgular›n, anlam ve heyecan duraklar›-
n›n hakk›n› vererek söyleme, söyleyim. Diksiyon sanat›, bir fli-
iri, bir söylevi, bir oyundaki rolü söylemek, okumak tarz›n› be-
lirtir, konuflma organlar›n›n, yatk›n ya da çal›flmayla ifllek bir
durum alm›fl olmas›n› gerektirir. Heceleri belirtme, telaffuz,
noktalama, ses perdesini ayarlama, inflat gibi bölümleri vard›r.
Diksiyon, bazen ton ve tarz bak›m›ndan yapayl›¤a kaçar, bazen
günlük konuflma diline, gerçek söyleyifle yaklafl›r.
D‹L,
genel anlam›yla, düflünceleri anlatan göstergeler sistemi.
Gösterge, insanlar aras›ndaki anlaflmay› sa¤layan her türlü sim-
gedir. ‹nsanlar aras›ndaki iletiflimi sa¤layan dil, konuflan›n ruh
durumuna ve toplum yaflam›ndaki görevlerine göre çeflitli adlar
al›r: “‹ç dil”, “d›fl dil”, “us dili”, “duygu dili” gibi. Ayn› zamanda
ayn› dilde çeflitli iletiflim biçimlerini karfl›layan de¤iflik anlat›m
düzeyleri vard›r. Örne¤in günlük alandaki iletiflimi sa¤layan
“günlük dil”, konuflanlar kitlesinin kulland›¤› “halk dili”, bilim
yapma düzeyinde kendini gösteren “bilim dili” gibi. Diller daha
genel bir s›n›fland›rmayla “yaz› dili”, “konuflma dili”, “çocuk di-
li”, “yetiflkin dili” gibi adlar al›r. Diller, bir ulusun yüzy›llardan
beri konuflageldi¤i “anadili”, kiflilerin sonradan belirli e¤itim ve
ö¤retim kurumlar› arac›l›¤›yla ö¤rendi¤i “yabanc› dil” olarak da
s›n›fland›r›lmaktad›r. Dilleri kullan›l›r olup olmamas›na göre
“ölü dil” (örne¤in Lâtince), “yaflayan (canl›) dil” diye ikiye de
ay›rabiliriz. Uluslar toplulu¤undaki yerlerine göre de “ulusal
dil”, “resmî dil”, “uygarl›k dili” diye adlar al›r. Uygarl›k dili, yük-
sek kültüre eriflmifl bir toplulu¤un kulland›¤›, ça¤a göre saptan-
m›fl belli bir biçimi olan ve komflu diller üzerinde etki yapabile-
cek denli güçlü ve yayg›n dildir. Toplum içinde belli bir öbek ta-
raf›ndan kullan›lan ve saymaca göstergelere al›fl›lm›fl›n d›fl›nda
anlamlar yükleyen dile de “argo” denilmektedir. Bir dilin türlü
halk tabakalar›nda gösterdi¤i evrelere göre de bir s›n›flamas›
yap›labilir: “Lehçe”, bir dilin yay›lma alan›n›n türlü bölgelerinde
ald›¤› özel biçimleridir. A¤›z ise daha küçük bir bölgenin konufl-
ma biçimidir. “Patun” ise bir dilin, kültürü oldukça düflük bir
bölgede ald›¤› yerel ve bozuk biçimidir. Diller aras›nda birtak›m
yak›nl›klar da söz konusudur. Bu durumda akraba dillerden söz
edilebilir. “Anadil ya da ortak dil”, bir dil ailesine kaynakl›k et-
mifl olan dildir. Anadilin türlü bölgelerde evrim geçirerek ald›¤›
yeni biçimlere “o¤ul diller” denir. Diller yap›lar›na göre de de-
¤iflik biçimlerde s›n›fland›r›lmaktad›r: “tek heceli diller” (Çince),
“bitiflken diller” (Türkçe), “yo¤urucu diller” (Arapça), “s›ralay›c›
diller” (Bantu dilleri) gibi. Sözcük kökleri de¤iflen dillere “bü-
künlü diller” (Arapça), sözcük kökleri de¤iflmeyen dillere “bü-
künsüz diller” (Türkçe) ad› verilmektedir. Bugün yeryüzünde
kaç dil konufluldu¤u kesin olarak bilinememektedir. Bu konuda
yap›lan araflt›rmalarda de¤iflik rakamlar verilmektedir: Kimi
araflt›rmac›lar 3.000, kimileri 4.000, kimileri ise 5.000 dolay›n-
da dil bulundu¤unu ileri sürmektedirler. En eski dil olarak da
Sümerce (‹.Ö. 3500’e do¤ru) gösterilmektedir. Akadça ve eski
M›s›r dillerinin tarihi de 4. bin y›ldan bafllamaktad›r. Çince’nin
tarihi ise ‹.Ö. 2. bin y›ldan günümüze de¤in uzanmaktad›r. Yer-
yüzündeki ölü ve yaflayan diller, benzer özellikler dolay›s›yla
birtak›m “dil aileleri” biçiminde s›n›fland›r›lmaktad›r. Dünya dil-
leri aras›nda akrabal›klar, bütün diller için ayn› kesinlikle söyle-
nemez. Baz› dil aileleri kesin olarak bilinir, baz›lar› ise tart›flma-
l› durumdad›r. Baz› diller ise hiçbir öbe¤e girmemektedir.
D‹LBALI⁄I,
kemiklibal›klardan, yass› bir bal›k
(Solea
vulgaris).
50 cm boyundad›r. Tatl› sularda da yaflayabilir.
Üstü esmer, alt› beyazd›r. Gözleri birbirine yak›nd›r. A¤z› ay bi-
çimindedir. Gövdesi küçük pullarla örtülüdür. Kuzey denizlerin-
de ve Türkiye sular›nda k›y›larda bulunur. 25 y›l kadar yaflar. Di-
flileri, flubat-eylül aras›nda aral›klarla yumurtlar.
D‹LB‹LG‹S‹,
bir dili do¤ufl, geliflme, yap›l›fl özellikleri vb.
gibi tüm yönleriyle inceleyen ve ba¤l› oldu¤u kurallar› ortaya
koyan bilim. Dilbilgisi, sesten cümleye kadar tüm dilbirliklerini
yap›, anlam ve görev bak›m›ndan inceler. Dilbilgisi, çeflitlerine
göre baz› gruplara ayr›l›r: Bütün dillerdeki ortak ilkeleri ortaya
koyan k›sm›na “genel dilbilgisi”, dil olaylar›n›n asl›n› ve dilin ta-