okul ansiklopedisi - page 187

D‹NAMO, Hasan ‹zzettin
187
rihî durumunu araflt›ran›na “tarihî dilbilgisi”, diller ve lehçeler
aras›ndaki benzerlikleri inceleyerek bu diller ve lehçeler aras›n-
da ilgi kuran›na “karfl›laflt›rmal› dilbilgisi” denir. Dilbilgisi, en
eski bilimlerdendir. Grekçeden Lâtinceye ve oradan da di¤er dil-
lere yay›lm›flt›r. En eski dilbilgisi bilginlerinin ‹.Ö. 4. yüzy›lda
Hintliler oldu¤u bilinir. Ancak Bat›’da dilbilgisinin kurucusu
olarak Aristoteles kabul edilir. ‹lk dilbilgisi kitab›n› yazan ise ‹.Ö.
1. yüzy›lda “Dilbilgisi Sanat›” adl› yap›t›yla filolog Dionisos’tur.
Daha sonra Romal› Donatus’un (‹.S. 4. yüzy›l) yazd›¤› dilbilgisi
kitab› y›llarca Bat›’da kaynak kitap olmufltur. Türkçenin ilk dilbil-
gisi kitab› olarak Kaflgarl› Mahmut’un (11. yüzy›l), bugün eli-
mizde bulunmayan “Kitâbu Cevâhirü’n-nahv” adl› yap›t› göste-
rilmektedir. Türkçe yaz›lm›fl ilk dilbilgisi kitab› Bergamal› Kad-
ri’nin “Müyessiretü’l-Ulûm” (1559) adl› yap›t›d›r. Yap›tta örnek-
ler Türkçedir, fakat dil kurallar› Arapçan›n kurallar›na uydurul-
mufltur. Tanzimat döneminde baflta Ahmet Cevdet (1851) ve Fu-
at paflalar›n (1865) kitaplar›nda Osmanl›can›n yap›s› gözönünde
tutulmufltur. Meflrutiyet’ten (1908) sonra, Hüseyin Cahit’in “Sarf
ve Nahiv” adl› eserinin dilbilgisi konusunda önemli bir yeri var-
d›r. Bu kitapta Frans›zca dilbilgisinin etkisi görülür. Cumhuriyet
döneminin ilk esasl› dilbilgisi kitab›, ‹brahim Necmi Dilmen’in
“Türkçe Gramer” (1939) adl› yap›t›d›r. 1940’tan sonra pek çok
Türkçe dilbilgisi kitaplar› yaz›lm›flt›r. Bunlardan önemli olanlar›:
Tahsin Banguo¤lu’nun “Ana Hatlar›yla Türk Grameri” (1940),
Tahir Nejat Gencan’›n “Dilbilgisi” (1950-1954) ve Muharrem
Ergin’in “Türkçe Dil Bilgisi”dir (1958).
D‹N,
insanlar›n Tanr›’ya, kaderini ba¤l› gördü¤ü üstün bir güç
ya da ilkeye inan›fl ve ba¤lan›fl›; varl›klar›, davran›fllar› kut-
sal-kutsald›fl› diye ikiye ay›rmaya dayanan tasar›mlar ve ifllem-
ler sistemi; Tanr›’ya inanma ve tap›nma konusunda kurulan dü-
flünce ve davranma düzeni. Tek ya da çoktanr›c› dinler vard›r.
Bütün tektanr›c› dinlerde “Tanr›”, evreni yaratan ve s›n›rs›z güç-
lerin kayna¤› olan kutsal varl›kt›r. Ancak, din kavram›n›n kesin
bir tan›m› yap›lamad›¤› gibi, kayna¤› hakk›nda da de¤iflik gö-
rüfller vard›r. “Kolektif psikoloji”, “insan davran›fl›”, “insandaki
do¤al ve toplumsal yetersizliklerin bir yans›mas›”, “büyü”, “top-
lum düzeninin emredici hükümleri”, “totemizm”, “ilkel ani-
mizm” gibi kavram ve tan›mlar, dinin kayna¤› olarak gösterildi.
‹slâm’a göreyse din, ak›l sahibi bilinçli insanlar› kendi irade ve
istekleri ile hak ve gerçe¤e, mutlak hay›r ve mutlulu¤a götüren,
insanlara mutluluk yollar›n› gösteren ve peygamberlerin vahiy
ve ilham›na dayanan ilâhi bir yasad›r. Din kavram›n›n bafllang›-
c›n› insanlar›n birkaç aile bir arada yaflamaya bafllad›klar› zama-
na kadar uzatanlar ço¤unluktad›r. Bu görüflü tafl›yanlara göre,
dinler ölüm korkusundan oluflmufltur. ‹lk insanlar, ölümün do-
¤al oldu¤una bir türlü inanamam›fl, her canl› varl›¤›n gizli bir
yaflam› oldu¤unu sanm›fllard›r. Bu kan›, dinlerin do¤ufluna ne-
den olmufltur. ‹nsanlar, önceleri Ay, Günefl gibi gökcisimlerine
tapm›fllar, daha sonralar› ise, toprak ve gökyüzünü de tanr›lar›
aras›na sokmufllard›r. Dinler, zaman›m›za kadar üç aflamadan
geçerek geliflmifllerdir: Fetiflist dinler, en ilkel din biçimidir. ‹n-
sanlar, böyle dinlerde “fetifl” denilen putlara taparlard›. Bu tür
dinlere “putperestlik” de denir. Çoktanr›c› dinlerde, birden fazla
tanr›ya tap›l›r, “savafl”, “bereket”, “aflk”, “iyilik”, “kötülük” gibi
kavramlar›n birer tanr›s› olurdu. Bu tanr›lar yar› insan özelli¤i
gösterirlerdi. Sümerler, Hititler, Asurlular, Babilliler, eski M›s›r-
l›lar, Elaml›lar, eski Yunanl›lar, Romal›lar›n dinleri çoktanr›l›yd›.
Tektanr›c› dinler, ‹.Ö. 14. yüzy›ldan itibaren görülmeye bafllan-
m›flt›r. ‹.Ö. 1370-1352 y›llar› aras›nda hüküm süren M›s›r Fira-
vunu IV. Amenofis, insanl›k tarihinde tek Tanr› varl›¤›n› ilk dü-
flünen kiflidir. Musa, bu firavun zaman›nda yaflam›fl, vahiyle ku-
rulan ilk tektanr›c› dini, Musevîli¤i getirmifltir. Musevîli¤in kita-
b›na “Tevrat” denilir. Daha sonra Davut “Zebur”u getirmifltir. ‹sa
ise ‹.S. 1. yüzy›lda Musevîli¤i ›slah etmek amac›yla Tanr›sal va-
hiyle Hristiyanl›¤› kurmufltur. Hristiyanl›¤›n kutsal kitab›na “‹n-
cil” denir. Müslümanl›k, son tektanr›c› dindir. ‹.S. 610 y›l›nda
ortaya ç›km›flt›r. Peygamberi Muhammet, kutsal kitab› “Ku-
ran”d›r. Müslümanl›k’ta tek Tanr› “Allah”, do¤mam›fl ve do¤u-
rulmam›flt›r, bütün insanlar›n Tanr›’s›d›r. Günümüzde Müslü-
manl›k, Hristiyanl›k, Musevîlik gibi geliflmifl dinlerin yan› s›ra
Totemcilik, Budizm, Hinduizm gibi geliflmemifl dinlere inanan-
lar da vard›r.
D‹N,
C.G.S. birim sisteminin kuvvet birimi (1 din = 10
-5
new-
ton).
D‹NAM‹K,
cisimleri harekete geçiren ya da hereketlerini de-
¤ifltiren kuvvetleri ele alan mekanik dal›.
D‹NAM‹T,
trinitrogliserinden yap›lan patlay›c› bir madde.
Trinitrogliserin normal koflullar alt›nda s›v›d›r ve tafl›nmas› çok
zordur, patlay›c› olarak kullanmaya pek elveriflli de¤ildir. Bu ne-
denle 3/1 oran›nda nitro-gliserin-kizelgur kar›fl›m› hâline getiri-
lerek dinamit elde edilir. Nitrogliserini so¤uran kizelgur, hafif
sars›nt›larda patlamas›n› önler. Bu nedenle dinamit kolay tafl›-
n›r. Dinamiti 1866’da Alfred Nobel buldu. Nobel’in kizelgura
emdirdi¤i ve patlay›c› jelatin ad›n› verdi¤i madde, %92-93 nit-
rogliserin ile %7-8 nitroselülozdan oluflmaktayd›. Daha sonra
de¤iflik maddelerden de¤iflik bileflimlerde haz›rlanan bu tip pat-
lay›c›lar hep dinamit ad›yla an›ld›. Bileflimlerinde dinitrotoluen
bulunan dinamitlere plastik dinamit denir. Dinamitin patlamas›
için bir detonatör (kapsül) gerekir. Genellikle fitille atefllenir. Su
alt›nda da kullan›labilir.
D‹NAMO,
manyetik bir alan içinde bulunan kapal› bir devre-
nin dönme hareketinin, devrede süresi, hareketin süresi kadar
olan bir indüksiyon ak›m› oluflturaca¤› ilkesine dayanan do¤ru
ak›m üreteci. Üç ana bölümden oluflur: Hareketsiz bir m›knat›s
(indükleyen), bunun manyetik alan›nda dönerken içinde sürekli
ak› de¤iflimleri oluflan hareketli bir sar›m ya da makara (indük-
lenen) ve bunun içinde oluflan indüksiyon ak›mlar›n› toplay›p
kullanma devresine aktaran, ikiye bölünmüfl halka biçimindeki
toplaç. Sar›mda oluflan voltaj, dönme frekans›yla ayn› frekansta
alternatif bir voltajd›r. Ancak toplac›n iki parças› sar›m›n ayr› uç-
lar›na ba¤lanm›fl oldu¤undan, ak›m› toplaçtan devreye ileten f›r-
çalarla sar›m›n ba¤lant›s› her dönüflte iki kez de¤iflir ve böylece
ak›m hep ayn› f›rçadan ç›kar.
D‹NAMO, Hasan ‹zzettin
(1909 Ahanda/Akçaabat-1989
‹stanbul), flair ve yazar. S›vas Ö¤retmen Okulu’nu bitirdi, bir sü-
re ö¤retmenlik yapt›. Gazi E¤itim Enstitüsü ö¤rencisiyken,
1...,177,178,179,180,181,182,183,184,185,186 188,189,190,191,192,193,194,195,196,197,...672
Powered by FlippingBook