DULKAD‹RO⁄ULLARI BEYL‹⁄‹
199
dönümcünün ad›mlar›yla ölçülen 1.600 ad›ml›k alana denirdi.
Bunun kesin ölçü olmay›fl› nedeniyle mimar arfl›n› esas al›nd›,
1881’de 2.500 m
2
lik alan bir dönüm say›ld›. 1945’ten bu yana
da bugünkü fleklini ald›.
DÖRT UNSUR,
eskiden anas›r› erbaa denilen, toprak, su,
hava ve atefl. ‹lkça¤ Yunan biliminden ‹slâm bilimine geçen bir
kan›ya göre, yeryüzünde bulunan canl› ve cans›z bütün varl›kla-
r›n yap›s›, bu dört nesnenin de¤iflik biçimlerde birleflmesinden
oluflmufltur.
DÖRTGEN,
dört kenarl› çokgen. Bir kenar›n uzant›s› öteki
kenarlar›n üçüyle de kesifliyorsa d›flbükey, kesiflmiyorsa içbü-
key dörtgen ad›n› al›r. ‹ç aç›lar› toplam› 360º’dir. Dörtgenin dört
köflesi düzlemsel de¤ilse, çarp›k dörtgen söz konusudur. Ya-
muk, paralelkenar, deltoit, eflkenar dörtgen, dikdörtgen ve kare,
düzgün dörtgenlerdir.
DÖRTLÜK,
halk edebiyat›nda dört dizeden oluflan naz›m bi-
rimi. Manilerin dört dize oluflundan yola ç›k›larak Türk fliirinin
ana naz›m birimi oldu¤u savunulmufltur. Dörtlükler de¤iflik ve-
zinlerde yaz›ld›¤› gibi, de¤iflik biçimlerde de kafiyelendirilebilir-
ler. Her dörtlük kendi içinde anlam bütünlü¤ü tafl›r.
DÖV‹Z,
yabanc› ülkelerde yabanc› paralarla ödenecek çek,
poliçe gibi senetler. Bir baflka anlam› da “yabanc› memleket pa-
ras› karfl›l›¤›”d›r. Yurt d›fl›na ç›kanlar, gittikleri yerde harcama
yapabilmek için döviz izni al›rlar. Bu izin, yurt d›fl›na ç›kan kim-
senin gidece¤i ülkenin nakit paras› olarak verilirse, buna “efek-
tif”, oradaki herhangi bir bankada bozdurulmak üzere çek hâlin-
de verilirse “döviz” denir. Döviz al›m-sat›m›n›n yap›ld›¤› piyasa-
lar çeflitli arac›lardan oluflur. Bunlar, bankalar, özellikle merkez
bankas› ve hazine gibi resmî ve özel kurumlard›r. Türkiye’de dö-
viz ifllemleri 22 fiubat 1930 tarihli, 1567 say›l› kanunla düzen-
lenerek, ticarî ifllemler, okuma ve tedavi için gerekli döviz elde
edilmesi, devlet iznine ba¤land›. Türkiye’de döviz miktar›, hem
ithalat, hem de ihracata göre saptan›r, ithalatta ülke sanayisi ve
tar›m› için gerekli yat›r›m mallar›na öncelik tan›n›r, tüketim mal-
lar› ithali ise s›n›rland›r›l›r. Türkiye’de 1980’lere de¤in sabit kur
sistemi uyguland›. 1980 sonras›nda serbest kambiyo rejimine
ve konvertibiliteye geçifli amaçlayan düzenlemelerde de gene
hükümetlere genifl müdahale olana¤› tan›nd›. 1983’te bütün
Türk yurttafllar›na kayna¤› sorulmaks›z›n ve istendi¤inde döviz
olarak ya da cari kur üzerinden TL. karfl›l›¤›yla çekebilmek üze-
re bankalarda “döviz tevdiat hesab›” açt›rma olana¤› tan›nd›.
DRAGON,
bir yelkenli yar›fl yat› tipi. Önceleri oldukça uzun
deniz gezileri için düzenlenmiflti. Deniz koflullar›na dayan›kl›,
ince yap›l› ve süratli bu tekneler yar›fla uygun olduklar›ndan k›-
sa sürede geliflti. Günümüz dragonlar›, 8.90 m boyunda, 1.96
m geniflliktedir. Salmalar› 1.20 m, yelken alanlar› ise 25 m
2
dir.
DRAHOMA,
Hristiyanlarda evlenirken gelinin damada gö-
türdü¤ü mal ya da para. Avrupa ülkelerinin bir k›sm› ile Türki-
ye’deki Rum ve Ermeni ailelerinde günümüzde de bu gelenek
sürdürülmektedir. Amaç, k›z evlâd›n, ailesine ba¤l› kalmadan ya-
flam›n› sürdürebilmesidir. Drahoman›n kullan›m hakk›, damada
aittir. Avusturya Medenî Kanunu, drahoma verilmesini zorunlu
k›lar. ‹sviçre ve 1957’de kad›n-erkek eflitli¤inin kabulünden bu
yana Alman medenî kanunlar›ndaysa bu zorunluluk yer almaz.
DRAM,
sahnede oynanmak için yaz›lm›fl, biçim olarak konufl-
maya dayanan ve karfl›tlar›n çat›flmas›yla geliflen tiyatro türü.
Bafllang›çta lirik ve epik yan›nda üçüncü bir edebiyat türünün
ad› olarak ve ayr›ca ‹lk Ça¤’da bütün tiyatro yap›tlar› için kulla-
n›lm›flt›r. Sözcük, bir tiyatro türünün ad› olarak 18. yüzy›lda kul-
lan›lm›fl; bu, yayg›nlaflarak günümüze dek gelmifltir. Victor Hu-
go, “Cromwel” adl› yap›t›na yazd›¤› önsözde dram›n ilkelerini
aç›klam›fl, ‹ngiliz yazarlar›ndan Shakespeare’in yap›tlar› dram
türünün en iyi örnekleri say›lm›flt›r. Ac›ma-gülme, hayranl›k-tik-
sinti, a¤lama-gülme gibi karfl›tl›klarla geliflen, konusunu tarih-
ten alabilece¤i gibi, genellikle günlük yaflamdan seçen, her s›-
n›ftan insan› sahneye ç›karabilen, sahneleniflte gerçeklik duy-
gusu yaratmay› ilke edinen dram için düzyaz›, en etkili anlat›m
yolu olmufltur.
DRANAS, Ahmet Muhip
→
DIRANAS, Ahmet Muhip
DUBA‹,
‹ran Körfezi’nin güneydo¤u k›y›s›nda kent. Nüfusu
266.000 (1989). Birleflik Arap Emirlikleri’nin üyelerinden biri
olan ve ayn› ad› tafl›yan fleyhli¤in merkezi olan kent, bu k›y›la-
r›n en önemli ticaret liman›d›r.
DUBLAJ,
filmlerin sessiz çekilip sonradan seslendirilmesi
ifllemi. Avrupa ve Amerika’da baz› zorunlu sahneler d›fl›nda,
filmlerin hemen tümü sesli çekilir. Türkiye’deyse filmler hâlâ
sonuna kadar sessiz çekilip sonradan seslendirilmektedir. Fil-
min dublaj yap›lacak sahneleri çok ufak parçalara ayr›l›r. Bu
parça, bafl›na “amors” denilen bofl bir film parças› konularak iki
ucundan birbirine yap›flt›r›l›p projeksiyon makinesine tak›l›r ve
karanl›k bir odada, bir perdede sürekli olarak oynat›l›r. Bu oda-
ya bakan caml› bir hücrede de ses mühendisi bulunur. Dublaj
yönetmeniyle dublaj› yapacak olanlar filmi birkaç kez seyredip
ellerindeki yaz›l› diyaloglara, perdedeki a¤›z hareketlerine göre
bu sözleri sürekli tekrarlayarak ses band›na al›rlar, yap›lmak is-
tenen, bu ses band›n› sessiz filmle eflzamanl› duruma getirmek-
tir. Seslerin a¤›z hareketlerine uymas›na “senkron” denir.
DUDAK DE⁄MEZ,
içinde dudak ünsüzü denilen b, f, m,
p, v seslerinden hiçbirinin bulunmad›¤› fliirlerin ad›. Leb de¤-
mez de denilen böylesi fliirlere genellikle halk edebiyat›nda
rastlan›r. Dudak de¤mezi söyleyen saz flairleri iki dudaklar›n›n
ortas›na bir dikifl i¤nesi yerlefltirirler. Yukardaki seslerden biri-
nin kullan›lmas› durumunda i¤ne duda¤a batarak baflar›l› olu-
nup olunamad›¤›n› gösterir.
DULAVRATOTU,
bileflikgillerden bir bitki, devekula¤›
(Arctium tomentosum).
Genifl yaprakl›, morumsu çi-
çekler açar. ‹lâç sanayiinde kullan›l›r, ayr›ca kökü baz› deri has-
tal›klar›na ve romatizmaya iyi gelen bir halk ilâc› olarak da bili-
nir. Alt› türü vard›r.
DULKAD‹RO⁄ULLARI BEYL‹⁄‹,
Elbistan, Malatya,
Marafl, Elaz›¤ ve Gaziantep dolaylar›nda hüküm sürmüfl Anado-