okul ansiklopedisi - page 238

FEM‹N‹ZM
238
ma anlam› kazanmaya bafllad›. ‹lk uygarl›klar› yaratan insan,
kendisiyle ve yaflad›¤› dünyayla ilgili tüm merak›na karfl›n felse-
fî düflünceye ulaflamam›flt›. Her olay› Tanr›sal gücün bir yarat›-
s› sayan ve nedensellik fikrine ulaflamad›¤› için do¤al olaylar
aras›nda neden - sonuç ba¤lant›s› kuramayan, gerçekli¤in giz-
lerini sezgileriyle çözmeye çal›flan bu ilk uygar insan, tüm dü-
flünme gücünü mitolojik yarat›lar› ortaya koymakta kullanm›fl,
bu yarat›larda örtülü bir biçimde insan ve evren araflt›rmas›na
yönelmiflti. Bu yönelim elbette birçok soru getirmekle birlikte
ussal yan›tlar getirmeyen bir yönelimdi. Nedensellik fikrinin ve
ona ba¤l› olarak tart›flmac› düflüncenin geliflimi ‹.Ö. 6. yüzy›l-
dan sonra eski Yunanistan’da felsefenin oluflumuna olanak sa¤-
lad›. Mitoloji toplumlar› ‹.Ö. 12. yüzy›ldan sonra, yani demir dö-
nemiyle birlikte geliflen tar›m toplumlar›n›n ürünüdür. Maden
iflleme sanat›n›n, toplumlararas› düzeyde maden al›m sat›m›n›n,
her türlü ticaretin, sömürgecili¤in geliflimi, buna ba¤l› olarak
toplumsal s›n›flar›n iyiden iyiye belirginleflmesi ve çat›flk›l› du-
ruma gelmesi, felsefî geliflimin bafll›ca nedenidir. Toplumsal
yap›n›n karmafl›klaflmas›,buna ba¤l› olarak sorunlar›n çeflitlen-
mesi, insana mitolojinin dar ve büyülü havas›ndan, köklü dü-
flüncenin ussal araflt›rmalar›na do¤ru geçifl yapma itkisi kazan-
d›rm›flt›r. ‹lk nedenlerin ortaya konmas› dile¤iyle bafllayan bu
araflt›rma, giderek insanla ilgili her fleye yönelik bir araflt›rma
niteli¤i kazanm›flt›r. Bu geliflim içinde her zaman iki ayr› bak›fl
biçimi varl›¤›n› sürdürmüfltür. Baz› filozoflar özellikle evren so-
runlar›yla ilgilenir ve buna ba¤l› olarak ussal düflüncenin yol
göstericili¤inde somutun araflt›rmas›na yönelirken, baz› filozof-
lar da felsefeyi daha çok kural koyucu bir alan olarak gördükle-
rinden onu özellikle ahlâk araflt›rmas›na indirgemifllerdir. ‹yon-
ya filozoflar›ndan Descartes’a, Descartes’tan Hegel’e, Auguste
Comte’a ve Marx’a kadar uzanan birinci çizgi, Sokrates’ten
Kant’a ve Nietzsche’ye ve onlardan da varoluflçu filozoflara uza-
nan ikinci çizgiye koflut olarak geliflirken, ona her zaman yön-
temini belirlemekte yard›mc› olmufltur. Bafllang›çta basit bir bi-
çimde insana ve evrene yönelen felsefî araflt›rma, sonralar› ken-
di içinde bölünürcesine dallan›p budaklanm›flt›r. Descartes’›n
felsefe a¤ac›n› an›msayal›m: Kökler metafizik, gövde fizik, dallar
da özel biçimlerdir, yani mekaniktir, hekimliktir, ahlâkt›r. Bafltan
beri somuta yönelik araflt›rma alanlar›n› özel bilimler diye bir
yana atan ya da daha do¤rusu ikincil bir yere koyan düflünce
adam›, berberlikle hekimli¤in ayn› anlama geldi¤i zamanlar ge-
ride kald›kça, felsefeyle bilimi özdefllefltiren görüflünü yavafl ya-
vafl b›rakacak, ilkten bilimleri felsefe için tam anlam›nda belir-
leyici sayamasa bile bilimsel verinin felsefî düflünce için öne-
mini vurgulayacakt›r. Böylece 18. yüzy›ldan bu yana geçifl, bil-
mek için bilmek ilkesine dayanan yarar gözetmez düflünceden,
yaflam için bilmek ilkesine dayanan yarar gözetir düflünceye ge-
çiflle gerçekleflmifltir. Mutlak’› arayan eski filozoflara karfl› Au-
guste Comte “mutlak olan tek fley mutlak›n olmad›¤›d›r” görü-
flünü ortaya koyarken göreli olan› düflüncenin nesnesi olarak
belirliyor, bir fleyler sa¤lamak için öngörülü olman›n, öngörülü
olmak için de bilgili olman›n zorunlulu¤una parmak bas›yordu.
Böylece 18. yüzy›ldan önceki tablo tam anlam›nda ters dönmüfl
oluyordu. Eskiden metafizik fizi¤e yasalar›n› yazd›r›rken, bun-
dan böyle fizik metafizi¤e yasalar›n› yazd›rmaya bafll›yordu. Bü-
tün bu oluflum içinde Descartes’›n felsefe a¤ac› önce iyice dal-
lanm›fl, sonra yavafl yavafl dallar›n› dökmeye bafllam›flt›r. Bilgi
kuram›, mant›k, bilimler felsefesi, ahlâk, toplumbilim, metafizik,
estetik dallar›ndan baz›lar› özel olarak deneye ve gözleme daya-
l› bilimler niteli¤i kazanarak felsefeden ayr›l›nca, felsefe a¤ac›
c›l›zlaflmaya bafllam›flt›r. Bu c›l›zlaflma gerçekte olumlu bir c›l›z-
laflmad›r. Felsefe bundan böyle bilimlerin alan›nda araflt›rma
yapmaktan kaç›nacak, bilgi sorunlar›ndan bafllayarak tüm insan
sorunlar›n› tart›flmaya yönelecektir, böylece gerçek alan›n› bul-
mufl olacakt›r. Bu da felsefenin bilimselleflmesi ya da tüm bi-
limleri kapsayan genel bir bilim anlam› kazanmas› demektir. Ni-
tekim 18. yüzy›ldan sonra geliflen bilimsel düflünceye koflut
olarak felsefe art›k “niçin” sorusunun yerine “nas›l” sorusunu
sormaya, nedenler araflt›rmas›ndan olgular araflt›rmas›na geç-
meye bafllam›flt›r. Bütün bu geliflimlerin sonunda Marksist dü-
flünce, felsefeyi dünyaya dönüfltürmekle yükümlü görmüfltür.
Marx, “Felsefe proletaryada nas›l maddi silâh›n› buluyorsa, pro-
letarya da felsefede manevi silâh›n› buluyor” diyordu. Görüfller
ne olursa olsun, felsefe bugün insan yaflam›n› araflt›ran, aç›kla-
yan, düzenleyen ve gelifltiren temel düflünsel etkinlik olarak al›-
n›yor ve uzman›ndan çok, kalabal›klar› ilgilendiren bir güç ola-
rak de¤erlendiriliyor. 20. yüzy›l insan› için “felsefî düflünce te-
mel bir görüflün aran›lmas› anlam›na gelir, gerçekli¤in ve dü-
flünsel yaflam›n çeflitli alanlar› bu temel görüflten giderek anla-
fl›lacak ve sezilecektir” (L. Goldmann).
FEM‹N‹ZM,
cinsiyet ayr›mc›l›¤›na karfl› ç›karak, kad›n-erkek
aras›nda ekonomik, siyasal ve toplumsal eflitli¤i savunan gö-
rüfl. Feminizm hareketi ilk kez Frans›z Devrimi’nde ortaya ç›kt›.
Kad›n›n özgürlü¤ünün, kad›nlar›n seçme, seçilme, mülkiyet
haklar›n›n savunulmas› biçiminde geliflti. Sürdürülen eylemler
sonucunda yap›lan reformlarla kazan›lan haklardan sonra ise,
erke¤in toplum içindeki kültürel egemenli¤i ile mücadeleye dö-
nüflmüfltür. Günümüzde feminizm hareketi birçok ülkede az çok
farkl›l›klar da olsa, varl›¤›n› sürdürmektedir.
FENER,
bir ayd›nlatma arac›. Fenerlerde, ayd›nlatma amac›y-
la ya¤, mum, petrol, asetilen, havagaz› ve elektrik; koruncak
olarak da cam, muflamba ya da k⤛t kullan›l›r. fienliklerde süs
için kullan›lan, aç›l›p kapanabilen fenerler genellikle desenli ve
üstüvane ya da karpuz biçiminde olur. Rüzgârdan sönmeyecek
biçimde yap›lan gemici fenerleri hem deniz, hem de kara tafl›t-
lar›nda kullan›l›r. Gemilerin sancak fenerleri yeflil, iskele fener-
leri k›rm›z› renklidir. Elde tafl›nan, dört yan› camla kapl› fenerler
k›sa yolculuklarda kullan›l›r. Çeflitli biçimlerde yap›lan el ve cep
fenerleri mumlu ya da pillidir.
FENER RUM ORTODOKS PATR‹KHANES‹,
‹s-
tanbul’un Türkler taraf›ndan fethinden sonra da çal›flmas›na izin
verilen Do¤u Kilisesi’nin merkezi. 1054 y›l›nda Bat› ve Do¤u ki-
liselerinin birbirinden ayr›lmas›ndan sonra Do¤u Kilisesi’nin
merkezi oldu. ‹stanbul’un Fethi’nden sonra Fatih Sultan Meh-
met’in Ortodoks halk› bafls›z b›rakmamak amac›yla yapt›¤› giri-
flimler sonucunda Gennadios ilk patrik olarak seçildi. Çeflitli ki-
liselerde görev yapan patrikhane, 1597 y›l›nda Aya Dimitri Kili-
sesi’ne tafl›narak Fener ad›n› ald›. 1602 y›l›nda bugün bulundu-
1...,228,229,230,231,232,233,234,235,236,237 239,240,241,242,243,244,245,246,247,248,...672
Powered by FlippingBook