FINDIKFARES‹
242
bir toplulu¤u, bir bölge halk›n› ya da bir meslek grubunu tem-
sil eden kahramanlar› konu edinenler; 3) Kar›-koca, usta-ç›rak
gibi, belli bir tip söz konusu olmaks›z›n s›radan insanlar›n se-
rüvenlerini iflleyen, genellikle çift kahramanl› olanlar. Güncel
konular›n ifllendi¤i, siyasal olaylar› ya da kiflileri konu alan f›k-
ralarla cinsel konular›n aç›k saç›k bir anlat›mla dile getirildi¤i
f›kralar da bu kümelenmeye eklenebilir. F›kran›n yaz› türü ola-
rak görülmesi ise gazetecilikle bafllam›flt›r. Güncel siyasal olay-
lar›n konu edinildi¤i f›kralar›n yan› s›ra d›fl politika, ekonomi,
sanat-edebiyat gibi alanlarda da f›kra yaz›lmakta, kimi f›kra ya-
zarlar› flöylefli, deneme türlerine kayabilmektedir.
FINDIKFARES‹,
Avrupa ve Önasya’da yaflayan kemirici
memeli
(Muscardinus avellanarius),
f›nd›ks›çan›.
Uzunlu¤u 8, kuyru¤u 7 cm.dir. Karn› ak›ms›, s›rt› k›rm›z›-boz
renktedir. K›fl uykusuna yatar. Özellikle f›nd›k bahçelerinde bü-
yük zararlara yol açar.
FINDIKO⁄LU, Ziyaeddin Fahri
(1901 Tortum - 1974
‹stanbul), yazar. Ortaö¤renimini Kayseri ve ‹stanbul liselerinde,
yüksekö¤renimini ‹stanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi’nde
tamamlad› (1925). Bir süre Ankara Lisesi’ndeki edebiyat ve fel-
sefe ö¤retmenli¤inden sonra Almanya’ya gitti. Strasbourg Üni-
versitesi’nde felsefe doktoras› yapt› (1936). Yurda dönüflünde
‹stanbul Edebiyat Fakültesi’nde doçent (1936), ‹ktisat Fakülte-
si’nde profesör (1942), Ord. Profesör oldu (1958). Anadolu, Ha-
yat, Hakimiyet-i Milliye, Halk Bilgisi ve Halk Bilgisi Haberleri
(1925-1937) dergi ve gazetelerinde yay›mlad›¤› ilk yaz›lar›yla
halk edebiyat› ve folklor alan›nda bir araflt›rmac› olarak tan›nd›.
Daha sonra bu tür çal›flmalar›n› sürdürmedi. Baflta kendi yay›m›
‹fl Dergisi olmak üzere çeflitli dergi ve gazetelerde toplumbilim
ve ekonomik konularda yazd›. Bafll›ca yap›tlar›: “Erzurum fiairle-
ri” (1927), “Bayburtlu Zihni” (1928), “Zorlara Da¤lar Dayanmaz”
(Ahmet Halil takma ad›yla gezi notlar›, 1934), “Ziya Gökalp”
(1935), “Ziya Gökalp ‹çin Yazd›klar›m ve Söylediklerim” (1955).
FIRAT,
Do¤u Anadolu’dan do¤an ve güneye do¤ru akarak
Dicle Nehri’yle birlefltikten sonra fiattülarap ad›yla Basra Körfe-
zi’ne dökülen akarsu. Toplam uzunlu¤u 2.800 km’dir. Karasu
Nehri’yle Murat Nehri’nin birleflmesiyle oluflur. Karasu Neh-
ri’nden bafllayarak Türkiye s›n›rlar› içindeki uzunlu¤u 971 km.,
Murat Nehri’nden bafllayarak ise 1.263 km’dir. Karasu, Erzurum
Ovas›’n›n kuzeyindeki Dumlu Da¤›’ndan do¤ar ve Keban’›n kuze-
yinde Keban Baraj›’na girer. Bafllang›ç kollar› Van Gölü’nün ku-
zeyindeki Alada¤ ve Muratbafl› Da¤›’ndan ç›kan Murat, Palu ka-
sabas›n›n bat›s›nda Keban Baraj›’na dökülür. Murat “Do¤u F›rat”,
Karasu “Bat› F›rat” olarak da adland›r›l›r. Karasu ve Murat nehir-
leri Keban kasabas› yak›n›nda baraj gölünden F›rat Nehri olarak
ç›kar, s›ras›yla Karakaya ve Atatürk barajlar›ndan geçtikten son-
ra Birecik’in güneyinde Suriye topraklar›na girer. Suriye’de gü-
neydo¤uya do¤ru akar, Habur kolunu ald›ktan sonra Irak’a ula-
fl›r. S›n›ra yak›n yap›lan ölçümlere göre ortalama debisi saniye-
de 909 m
3
’tür. Dicle’yle birlikte Mezopotamya’n›n s›n›rlar›n› çiz-
dikten sonra, körfeze 180 km. uzakl›kta Dicle’yle birleflir ve fiat-
tülarap ad›yla Basra Körfezi’ne dökülür. F›rat’›n sular›ndan GAP
kapsam›nda büyük ölçüde yararlan›lmaktad›r. F›rat Nehri ‹lk-
ça¤’da önemli bir rol oynad›, en eski ça¤larda k›y›s›nda büyük
siteler kuruldu (Sümer, Akkad, Ur, Babil). Ayr›ca daha M.Ö.
3000’lerde nehrin afla¤› 盤r›nda sulama kanallar› aç›ld›¤› ve F›-
rat’tan tar›m alanlar›n› sulamak için yararlan›ld›¤› bilinmektedir.
FIRKATA,
buharl› gemilerden önce kullan›lan bir tür savafl
gemisi. F›rkata, on ya da on befl çift kürekle ve yelkenle yol al›r-
d›. F›rkatalar donanman›n yan›nda karakol görevi yapar, haber-
leflmeyi sa¤larlard›. Güvertelerinin alt›nda birer batarya topu
bulunurdu. Osmanl›lar döneminde de kullan›lm›flt›r.
FIRTINA,
çok fliddetli rüzgâr ve bunun deniz ya da çöllerde
meydana getirdi¤i dalgalanma. Beaufort ölçe¤ine göre h›z› 10’a
(saniyede 25 m., saatte 90 km.) ç›kan rüzgâr, f›rt›nad›r. Oysa
halk aras›nda h›z› çok daha düflük olan fliddetli rüzgârlara da f›r-
t›na denmektedir. Denizciler saniyede 15 m., saatte 55 km. h›z-
la esen rüzgâra f›rt›na derler. Okyanuslardaki f›rt›nalar, rüzgâr›n
h›z›n› kesecek engebeler olmad›¤›ndan ve s›v› yüzeyde sürtün-
me çok az oldu¤undan daha fliddetlidir. F›rt›na, fliddetine ya da
tipine göre çeflitli adlar al›r. Daha çok ekvatora yak›n bölgeler-
de meydana gelen ve döne döne yer de¤ifltiren f›rt›nalara “kas›r-
ga”; öbür f›rt›nalardan farkl› olarak çok genifl alanlar› (binlerce
kilometre kare) kaplayan, ak›fl yönleri dünyan›n dönüflünden et-
kilenerek sarmal olan f›rt›nalara “siklon”; bir noktadan h›zla yu-
kar› yükselen havan›n oluflturdu¤u çok büyük emme gücüyle h›-
z› saatte 480 km.yi bulan f›rt›nalara “hortum” denir. Atlas Okya-
nusu’nda meydana gelen siklon f›rt›nalar› “kas›rga”, Büyük Ok-
yanus’takiler “tayfun” ad›n› al›rlar. Tropik denizlerde görülen bu
f›rt›nalar zaman zaman k›y› bölgelerini de etkiler, buralarda çok
büyük zararlara yol açarlar. F›rt›nalar kimi zaman kurudur (kum
ve toz f›rt›nalar›); kimi zaman ise ya¤mur ve kar getirirler. Genel
olarak, atmosferin iki ayr› bölgesi aras›ndaki bas›nç farklar›ndan
oluflan bu f›rt›nalardan baflka, bir de “manyetik f›rt›na” vard›r.
Bu, bir hava hareketi olmay›p Günefl’teki patlamalar ya da leke-
lerden kaynaklan›r; belli bir bölgede m›knat›sl› ibrelerin birden-
bire düzensiz sallanmaya bafllamas›yla kendini gösterir. Radyo
yay›nlar›n› da bozar.
FISTIK,
antepf›st›¤›, f›st›kçam› ve yerf›st›¤› bitkilerinin ya¤l›
ve kabuklu yemifllerinin ortak ad›. Antepf›st›¤› ve yerf›st›¤›nda
f›st›k ad›n› alan, bitkinin meyvesi, f›st›k çam›nda ise tohumudur.
FITIK,
iç organlardan bir parçan›n, derialt›nda ura benzer bir
fliflkinlik yapmas›; kavl›ç, yar›ml›k. Genellikle ba¤›rsaklar›n ka-