okul ansiklopedisi - page 240

FERACE
240
sosyal s›n›flar farkl› hukukî statülere ba¤l›yd›lar. Birbirinden ke-
sin çizgilerle ayr›lan bu s›n›flar aras›nda geçiflim, belli bir me-
rasimi ve birtak›m hukukî ifllemleri gerektiriyordu. Böylece top-
ra¤a sahip olan soylular ve rahipler, hukukî bak›mdan da ayr›-
cal›kl› s›n›flar› oluflturuyorlard›. Bütün de¤erleri yaratan serfler
ve köylüler ise üretim araçlar›na sahip olmad›klar› gibi, hukukî
aç›dan da afla¤› konumdayd›lar. Feodalizm terimi, aralar›nda
önemli farklar olmas›na karfl›n, Do¤u toplumlar›ndaki toprak
sahipleri ya da topra¤›n kullan›m hakk›n› elinde tutan sipahi vb.
gibi yöneticilir ile köylüler aras›ndaki ba¤›ml›l›k iliflkileri ve bu-
na dayanan ekonomik düzenler için de derebeylik terimiyle
eflanlaml› olarak kullan›lmaktad›r.
FERACE,
eskiden Türk kad›nlar›n›n sokakta giydi¤i, bol ve
yakas›n›n arka k›sm› ço¤u kez eteklere kadar uzanan bir çeflit
üstlük. Genellikle koyu renkte çuha, sof ve fantezi kumafllardan
yap›l›rd›. Baz›lar›n›n cep ve yakalar› ifllemeli olurdu. ‹lmiye s›n›-
f›ndan olanlar›n törenlerde giydikleri cüppeye de ferace denirdi.
Tanzimat’tan önce saray ileri gelenleri ve flehzadeler de samur
kürklü feraceler giyerlerdi. Günümüzde yerini daha çok çarflafa
b›rakan ferace, Anadolu köylerinde hâlâ giyilmektedir.
FERHAT ‹LE fi‹R‹N,
Ferhatname, Husrev ve fiirin, fiirin
ve Perviz adlar›yla da ifllenen ortak öykü. Konusunu Sasani Hü-
kümdar› Husrev Perviz’in serüven dolu yaflam›ndan al›r. Hür-
müz’ün o¤lu Husrev’in tahta ç›kmak için verdi¤i savafl›m ve otuz
sekiz y›l süren saltanat› (590-628) baflta fiehname olmak üzere
bütün tarihsel kaynaklarda geçer. ‹ran flairi Nizami’nin Husrev ü
fiirin mesnevisinin konusu ana çizgileriyle fludur: fiirin’in gü-
zelli¤ini fiâpûr’dan dinleyen Husrev ona âfl›k olur ve fiâpûr’u,
fiirin’i istemek için Ermen’e yollar. fiâpûr türlü oyunlarla fiirin’e
Husrev’in resmini göstererek, onu hükümdar›na âfl›k eder. Hus-
rev, fiirin’le gününü gün ederken babas› Hürmüz ölür ve taht›
ele geçirmek için Behram› Çupin ile çarp›flmak zorunda kal›r.
Savafl› kazanmak için de, k›z› Meryem’i almak kofluluyla Bizans
imparatorundan yard›m görür. Bu arada fiirin’den ayr› düfler.
fiirin ise halas›n›n ölümü üzerine hükümdar olmufl, bir köflk
yapt›rarak oraya çekilmifltir. Köflkün çevresi otlak de¤ildir, süt
bulunmamaktad›r. Bu nedenle fiâpûr, fiirin’i su yollar› ustas›
Ferhat’la tan›flt›r›r. Bu serüveni duyan ve fiirin’i unutamayan
Husrev, Ferhat’› ça¤›rtarak Bisütun Da¤›’n› delip su yolunu açar-
sa fiirin’i ona b›rakaca¤›n› söyler. Ferhat, fiirin’in aflk›yla girifl-
ti¤i bu güç ifli bitirece¤i s›rada, Husrev’in bir hilesi sonucu fii-
rin’in öldü¤ünü duyar ve kendini öldürür. Böylece Husrev, fii-
rin’i elde eder. Ama o¤lu fiuriye, üvey annesine âfl›kt›r. Babas›-
n› öldürerek tahta geçer, ard›ndan fiirin’e evlenme önerisinde
bulunur. fiirin bu öneriyi reddeder, sonra da kendini öldürür.
Öykü yaln›z divan edebiyat› çerçevesinde kalmam›fl, halk edebi-
yat›na da geçmifltir. Ama gerek halk öyküsünde, gerekse Kara-
göz’de konu ve olay›n geçti¤i yer bütünüyle de¤iflmifltir.
FERHAT PAfiA ANTLAfiMASI,
Ferhat Pafla’n›n sadra-
zaml›k döneminde ‹ran ile imzalanan antlaflma (21 Mart 1590).
‹stanbul’da imzaland›¤› için ‹stanbul Antlaflmas› da denir. Bu
antlaflma uyar›nca Azerbaycan ve Tebriz, Karaba¤, Gence, Kars,
Tiflis, fiehrizor, Nihavent, Lûristan bölgeleri Osmanl›lara geçti.
FER‹BOT,
çeflitli arabalar›n ve demiryolu vagonlar›n›n tafl›n-
mas› için özel olarak yap›lm›fl gemi, araba vapuru. Eskiden, bir
suyun üzerine köprü kurulamamas› durumunda, daha çok tren
ya da vagonlar› karfl›dan karfl›ya tafl›yarak bir tür köprü görevi
gören vapurlara denilirdi. Günümüzde bu tür vapurlara, otomo-
billeri tafl›yan feribotlar da eklenmifltir. ‹lk feribotlar kürekliydi.
Baz›lar› k›y›dan k›y›ya iple çekilirdi. Çeflitli ülkelerde, binlerce
vagonu tafl›yabilen feribotlar kullan›lmaktad›r. Bugün uzak li-
manlara araba ve yolcu tafl›yan feribotlar yani araba vapurlar› da
bu adla an›l›r. Turizm mevsiminde bu tür feribotlarla yap›lan de-
niz ulafl›m›, karayolu ulafl›m›n› k›saltmaktad›r.
FERMAN,
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda padiflahlar›n yaz›l›
emri. Ferman sözcü¤ü Farsçada emir, buyruk anlam›na gelir.
Fermanlar›n bafl›nda padiflahlar›n tu¤ralar› bulunurdu.
FERSAH,
eski bir uzunluk ölçü birimi. Yaklafl›k olarak 3 mil
ya da 5 km. uzunlu¤undad›r. Eski ‹ranl›lar, bir at›n normal yü-
rüyüflüyle bir saatte gidebildi¤i uzakl›¤› bir fersah olarak kabul
ederlerdi. Eskiden denizcilikte 3 deniz mili (5.570 m.) uzunlu-
¤undaki mesafe ölçüsüne de fersah denirdi. Meteorolojide de 1
saatlik fersah, 4.872 m. olarak kabul edilir.
FERSAN, Refik
(1893 ‹stanbul - 1965 ‹stanbul), besteci.
Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. Cemil Bey’den tambur dersleri al-
d›. Kemençe sanatç›s› ve besteci Fahire Fersan ile evlendi. Da-
ha sonra ‹stanbul’da Leon Hanc›yan’dan nazariyat ve usul ders-
leri ald›. Yüzbafl› rütbesiyle Muzikai Hümayun’a girdi. Riyaseti-
cumhur Musiki Heyeti’nde fas›l flefi olarak binbafl›l›¤a kadar
yükseldi (1923-1924). ‹stanbul Radyosu’na geçti (1927). Anka-
ra Radyosu’nda (1938-1950), ‹stanbul Radyosu’nda
(1950-1953) ve Konservatuvar ‹cra Heyeti’nde çal›flt›.
FES,
k›rm›z› çuhadan yap›lm›fl, kesik koni biçiminde bafll›k.
Fesin “tablo” denilen üst bölümünün ortas›nda aç›lan bir delik-
ten geçirilen “ibik” adl› kordonun ucuna d›flarda kalan bir püs-
kül eklenirdi. Siyah ya da püskülsüz olanlar› da vard›. ‹lk fesi
Frigya Kral› Midas giydi. Rönesans ‹talyas›’nda da fes tipinde
bir bafll›k kullan›l›rd›. Müslümanlar›n giydi¤i fes ilk kez Fas
kentinde kullan›ld›. II. Mahmut döneminde ordunun resmî bafl-
l›¤› oldu (1832). Tanzimat’tan sonra din bilginleri sar›k giymeyi
sürdürdüler, ancak devlet memurlar› fes giydi. Önceleri Tunus,
Fransa ve Avusturya’dan getirilirken, zamanla Defterdar’da bir
feshane kuruldu. Padiflahlar›n adlar›n› tafl›yan çeflitli fes biçim-
leri aras›nda aziziye, mecidiye ve hamidiye vard›r. Fes, Cumhu-
riyet döneminde yasakland›.
FESLE⁄EN,
ball›babagillerden, k›sa boylu, pembemsi be-
yaz çiçekli, çok y›ll›k bir süs bitkisi
(Ocimum basilicum).
Alkaloit içeren yapraklar› güzel kokar. Çiçekleri, dal ve yaprak-
lar›yla tohumlar› baharat olarak, ayr›ca mide ve ba¤›rsak hasta-
l›klar› ve öksürük tedavisi amac›yla kullan›l›r.
FETH‹ BEY
(1891 ‹stanbul - 1913 Taberiye), Türk havac›l›k
tarihinin ilk flehit subay›. Bahriye Mektebi’ni bitirdi (1907).
Frans›z havac›s› Dancourt’un uça¤›n›n, ‹stanbul-Kahire uçuflun-
da Toroslar’da parçalanmas› üzerine bu uçufl projesini gerçek-
1...,230,231,232,233,234,235,236,237,238,239 241,242,243,244,245,246,247,248,249,250,...672
Powered by FlippingBook