FOK
249
kullan›lan ›fl›k kayna¤›. Foto¤raf makinesinin deklanflörüne ba-
s›ld›¤›nda flafl›n içindeki kondansatör, oksijen dolu lamban›n
tungsten filaman› (teli) üzerinden boflalarak, alüminyum, mag-
nezyum ya da zirkonyumdan yap›lm›fl telin yanmas›na yol açar.
Böylece güçlü bir ›fl›k elde edilir. Bu tür flafllar kullan›ld›ktan
sonra at›l›r. Bunlar, her yüzünde bir tane olmak üzere küp flek-
linde dörtlü flafllard›r. Günümüzde (özellikle profesyonel foto¤-
rafç›l›kta) ise, içinde bir deflarj lambas› bulunan ve her çak›fltan
sonra akümülatöründen h›zla dolan, aküsü boflalana kadar da
art arda çakabilen elektronik flafllar kullan›lmaktad›r.
FLAUBERT, Gustave
(1821 Rouen - 1880 Croisset),
Frans›z yazar. Bir cerrah›n o¤ludur. Hukuk ö¤renimi yapmak
için Paris’e gittiyse de, ne kente ne de mesle¤ine ›s›nabildi. Ge-
çirdi¤i bir ruhsal bunal›mdan sonra Rouen’e dönerek kendini
edebiyata verdi (1843). Disiplinli ve yöntemli bir çal›flma prog-
ram› içinde, yazmas›n› engelleyebilecek her fleyden uzaklaflt›.
Annesiyle birlikte Rouen yak›nlar›ndaki Croisset’ye çekildi. ‹tal-
ya, Yunanistan, Kuzey Afrika, M›s›r ve Türkiye’ye yapt›¤› yolcu-
luklar›n d›fl›nda evinden ayr›lmad›. Flaubert, yazd›¤› az say›da
roman üzerinde y›llarca çal›flt›. ‹lk bak›flta basit ve dolays›z gibi
gelen parlak bir düzyaz› üslubu gelifltirdi. Elli üç ayl›k bir çal›fl-
madan sonra yay›mlad›¤› ilk yap›t› “Madame Bovary” (1857)
büyük bir skandala neden oldu. Flaubert ve yay›mc›s›, dine ve
ahlâka ayk›r› davrand›klar› gerekçesiyle mahkemeye verildiler.
Suçsuz bulunup akland›¤›nda bir anda büyük bir baflar› ve üne
kavufltu. Bu roman, ac›mas›z bir nesnellikle, bir taflra doktoru-
nun kar›s› olan Emma Bovary’nin trajik yazg›s›n› konu al›r. Tek-
düze yaflant›s›ndan b›kan genç kad›n, okudu¤u romanlardaki
romantik kahramanlara öykünerek evlilikd›fl› iliflkilere sürükle-
nir. Ama duygular›yla maddeci d›fl dünya aras›ndaki uyumsuz-
luk, sonuçta onu yaflam›na kendi eliyle son vermeye götürür.
Flaubert, baflyap›t› say›lan bu roman›n ard›ndan tarihsel bir ko-
nuya yöneldi. Eski Kartaca’da paral› askerlerin isyan›n› iflleyen
“Salammbo” (1863) adl› roman›n› kaleme ald›. Üçüncü büyük
yap›t› olan “L’Education Sentimentale” (Duygular›n E¤itimi,
1870) adl› roman›ndaysa kendi kufla¤›n›n aflk ve yaflam konu-
sundaki hayallerinin y›k›l›fl›n› sergiledi. Flaubert’in önemli ya-
p›tlar›ndan biri de “Trois Contes” (Üç Öykü, 1877) adl› kitab›-
d›r. Burada yer alan ve bir hizmetçi k›z›n bask› alt›ndaki zor ya-
flant›s›n› sergileyen “Basit Bir Yürek” bafll›kl› öyküsü özellikle
ünlüdür. Aralar›nda Turgenyev, Maupassant ve Zola’n›n da bu-
lundu¤u birçok yazar› etkilemifl olan Flaubert, Frans›z edebiya-
t›nda gerçekçi roman›n ilk ustas› say›lmaktad›r.
FLORA,
bir bölgede do¤al olarak yetiflen bitkilerin tümü; bi-
tey. Flora teriminin bitki örtüsü teriminden fark›, bir bölgedeki
bitki türlerinin say›s›n› içermesidir. Oysa bitki örtüsü, ayn› böl-
gedeki bitki türlerinin toplu görünüflüdür. Bu nedenle de bitki
örtüsü zenginli¤i ile flora zenginli¤i birbirinden çok ayr› kav-
ramlard›r. Bir bölge gür bir bitki örtüsüyle kapl›ysa bitki örtüsü
zengin, yetiflen türleri çok çeflitliyse floras› zengindir. Belli bir
yörenin floras›n› belirleyen etkenler toprak, iklim ve co¤rafyad›r.
Örne¤in çöl bitkileri s›cak-kurak iklimde ve zay›f topraklarda ye-
tiflebilen türlerdir. Denizin ortas›ndaki bir adada yetiflen bitki
türleri ise hiçbir zaman anakara ile ayn› olamaz; kimi türler elen-
mifl, kimileri ise ana türden farkl› görünümler kazanm›flt›r. Dün-
yam›z, “flora bölgeleri” ad› verilen ve jeolojik ça¤lar boyunca
oluflarak günümüze gelmifl 8 büyük bitki toplulu¤u bölgesine
ayr›lm›flt›r. Türkiye, Akdeniz flora bölgesi içinde kal›r. Bugüne
kadar incelenip tan›m› yap›lan türlerinin say›s› 9.000 dolay›nda
olan zengin bir floras› vard›r. Üç alt bölgeye ayr›l›r: 1) Bat› ve
Güney Anadolu’yu kapsayan Akdeniz Bölgesi, 2) ‹ç ve Do¤u
Anadolu Bölgesi, 3) Karadeniz k›y› fleridini kapsayan Karadeniz
Bölgesi.
FLORESAN LAMBA,
flüor›fl›yla ›fl›k saçan elektrik lam-
bas›. Floresan lamba düflük bas›nçta, örne¤in c›va buhar›yla
doldurulmufl bir deflarj tüpüdür. Lamban›n iç yüzü fosforla kap-
lanm›flt›r. C›va buhar› içinden elektrik ak›m› geçti¤inde moröte-
si ›fl›n›m meydana gelir. Bu ›fl›n›m fosfora çarparak fosforun ›fl›k
saçmas›na yol açar. Floresan lambalar akkor lambalardan daha
verimlidir. Bunun nedeni ›s› kay›plar›n›n (enerjinin ›s›ya dönü-
flen bölümünün) daha az olmas›d›r. Floresan lamba, günefl ›fl›-
¤›na yak›n bir ›fl›k vermekle birlikte, titreklik yapmas›ndan ötürü
göze zararl›d›r. Ancak üç fazl› bir flebekede her faza bir floresan
lamba ba¤lanarak gerçekte alternatif ak›mda gerilimle ak›m ara-
s›nda faz fark›ndan kaynaklanan bu titreklik giderilebilir. Bu ne-
denle sanayi kurulufllar›, üçlü gruplar hâlinde kullan›lan flore-
san lambalarla ayd›nlat›l›r.
→
AKKOR LAMBA
FLURYA
ya da
FLORYA,
serçegillerden, 15 cm. boyun-
da ötücü bir kufl, yelve
(Chloris chloris).
Gövdesi zeytin
yeflili - sar› renkli, kanatlar› ve kuyru¤u parlak sar› beneklidir.
Avrupa, Asya ve Afrika’da ›l›man iklimli bölgelerde a¤açl›k ve
fundal›klarda yaflar. Küçük taneler ve böceklerle beslenir.
FLÜT,
üflemeli bir çalg›. “Ney”e benzer. Yan tutularak çal›n›r.
Gövdesinde 16 delik bulunur. Tahtadan ya da de¤iflik metaller-
den yap›l›r. Günümüzde kullan›lan flütler gümüfl ya da gümüfle
bat›r›lm›fl metalden yap›lm›fl silindir biçiminde, iç içe geçen üç
parçadan oluflur. Boylar› farkl› olan alto ve küçük flüt adl› iki tü-
rü vard›r. Delikleri, anahtarl› ve kald›raçl› mekanizmalara ba¤l›-
d›r. Ezgili flüt a¤za sokularak, yan flüt a¤za sokulmadan çal›n›r.
Ses geniflli¤i 3,5 oktavd›r. Bilinen en eski ve en yayg›n olarak
kullan›lan çalg›lardan biridir. Yunanl›lar›n ve baz› Orta Avrupa
ve Güney Amerika halklar›n›n geleneksel çalg›s›d›r.
FOB,
uluslararas› al›flverifllerde sat›c›n›n mal›, gemi ya da
uçak gibi bir araç üzerinde teslim edece¤ini gösteren bir k›salt-
ma, “free on board” sözcüklerinin bafl harflerinden oluflan bir ti-
caret terimi. Fob sat›fllarda mal›n bir araca yüklenmesinden
sonra yap›lmas› gereken tüm giderleri al›c› üstlenir. Terim, tica-
ret yasalar›nda yer al›r.
FOB‹,
kimi konular ve durumlara karfl› duyulan, hastal›k dü-
zeyindeki korku. Agorafobi (boflluk ve alan korkusu), klostrofo-
bi (kapal› yer korkusu) ve mizofobi (pislik korkusu) gibi. Psika-
naliz yoluyla ya da ilâçla tedavi edilir.
FOK,
yüzgeçayakl›lardan, denizlerde yaflayan memeli hayvan
(Phoca).
Bafl› yass›, köpek bafl›na benzer biçimde, b›y›klar›
seyrek ve çok uzun, gövdesi yass›, boyu 1 - 2 m. kadar, ön üye-