okul ansiklopedisi - page 257

FUNDA
257
kin Yolculu¤u, 1945), Wilhelm Tell für die Schule” (Okul ‹çin
Wilhelm Tell, 1971). Oyun: “Nun singen sie wieder” (Yine fiar-
k› Söylüyorlar, 1947), “Die chinesische Mauer” (Çin Seddi,
1947), “Als der Krieg zu Ende war” (Savafl Bitti¤inde, 1949)
“Don Juan oder Liebe zor Geometrie” (Don Juan ya da Geomet-
ri Sevgisi, 1953), “Die grosse Wut des Philipp Hotz” (Philipp
Hotz’un Büyük Öfkesi, 1958), “Herr Biedermann und die
Brandstifter” (Bay Biedermann ve Kundakç›lar, 1958), “Andor-
ra” (1961), “Biographie” (Biyografi, 1967), “Der Menshc ersc-
heint im Holozän” (‹nsan Holosen’de Ortaya Ç›kt›, 1979, öykü),
“Blaubant” (Mavisakal, 1982, öykü).
FUAR,
belli zamanlarda, belli yerlerde mal sergilemek için
aç›lan pazar, panay›r. ‹lk zamanlardan beri, yerleflik düzene ge-
çen insanlar, el sanatlar›n›, tar›m ürünlerini sergilemek, al›c›
bulmak, de¤ifl tokufl yapabilmek için belli yerler ve belli zaman-
larda toplan›rlard›. Sanayi devriminden sonra, ulusal özellikten
ç›kan fuarlar, çeflitli uluslardan firmalar›n her çeflit mal› sergile-
di¤i uluslararas› fuarlar durumuna geldi. Baz› fuarlar, yaln›zca
belirli mal gruplar› için aç›lmaktad›r.‹lk uluslararas› fuar
1851’de ‹ngiltere’de aç›ld›. Bu fuar için Crystal Palace yap›ld›.
1928’de Uluslararas› Fuarlar Bürosu kuruldu. 1948’de Paris
sözleflmesiyle, özellikle fuarlar›n aç›l›fl tarihleri belirlendi. Birin-
ci derecede uluslararas› fuar, davetli ülkelerin pavyon açma
mecburiyeti oldu¤u fuarlard›r. Türkiye’de çok eski zamanlardan
beri panay›r ad› alt›nda flehir ve kasabalarda mallar sergilen-
mektedir. Ulusal ölçüde ilk panay›r 1927’de düzenlenen ‹zmir
Panay›r›’d›r. Bu panay›r daha sonra flimdiki Kültürpark’›n yan›na
tafl›nd›. Panay›r›n ad› Leipzig, Hannover fuarlar› örnek al›narak
“‹zmir Enternasyonal Fuar›” olarak de¤ifltirildi. Her y›l 20 A¤us-
tos - 20 Eylül tarihleri aras›nda aç›lan ‹zmir Enternasyonal Fu-
ar›’na 1947’den sonra yabanc› ülkeler de kat›ld›. Her geçen y›l
‹zmir Fuar›’na kat›lan yabanc› ve yerli firma say›s› artmakta, ül-
ke ekonomisi için önemli katk›lar sa¤lanmaktad›r. 1963’ten
sonra bölge ekonomilerini teflvik etmek amac›yla Ticaret Bakan-
l›¤› bölgesel fuarlar›n aç›lmas›n› kolaylaflt›rd›. Bunun üzerine
Samsun, Bursa, Kayseri, Bal›kesir, Konya, Gaziantep, Kocaeli
ve Erzurum’da da fuarlar düzenlendi.
FUAT PAfiA, Mehmet Keçecizade
(1815 ‹stanbul -
1869 Nice), Osmanl› devlet adam›. Divan flairi Keçecizade ‹zzet
Molla’n›n büyük o¤ludur. Medresede Arapça ve Farsça, T›bbi-
ye’de Frans›zca ö¤rendi. 1835’te doktor ç›kt›. 1839’da Bab›âli
baflmütercimi, 1841’de Londra Büyükelçili¤i baflkâtibi oldu.
1844’te Madrid’e ortaelçi atand›. 1849’da ola¤anüstü büyükelçi
olarak Petersburg’a gönderildi. Bab›âli taraf›ndan bâlâ (orgene-
ral) rütbesiyle Sadaret müsteflarl›¤›na atand› (1850). Bir süre
Bursa’da kalan Fuat Pafla, burada Cevdet Pafla ile birlikte ünlü
Türk grameri “Kavaidi Osmaniye”yi yazd›. Bursa dönüflünde
Encümeni Danifl’e üye olarak atand›. 1852’de M›s›r’a ola¤anüs-
tü müfettifl olarak gönderildi. Dönüflünde hariciye naz›r› oldu
(A¤ustos 1852). Bu s›rada kutsal yerler sorunu iyice ç›kmaza
girmiflti. Bu konuda Fransa yanl›s› olan Fuat Pafla’n›n Rusya
aleyhine davran›fllar› Rusya’da büyük tepki yaratt›. Fuat Pafla is-
tifa etti. Bab›âli Rus isteklerini geri çevirdi ve Rusya’ya savafl aç-
t› (1853). Bu arada Âli Pafla sadrazam oldu. Fuat Pafla’ya vezir-
lik rütbesi verilerek ikinci kez hariciye naz›rl›¤›na getirildi
(1855). Paris Konferans›’na kat›lmas›n› önlemek amac›yla ‹ngi-
lizlerin padiflaha bask›lar› üzerine, görevinden ayr›ld› (1856).
Meclisi Âli’de görevlendirildi. 1857’de üçüncü kez hariciye na-
z›rl›¤›na getirildi. Lübnan’da ve Güney Suriye’de kanl› çarp›flma-
lar› ve isyanc› hareketleri önlemek üzere 1860’ta fiam’a gitti ve
fliddet kullanarak kar›fl›kl›klar› bast›rd›. Fuat Pafla Suriye’de iken
Abdülmecit öldü. Tahta geçen Abdülaziz onu Meclisi Âli bafl-
kanl›¤›na atad› (1861). K›sa bir süre sonra dördüncü kez harici-
ye nezaretine ve ard›ndan da sadrazaml›¤a getirildi (22 Kas›m
1861). Baflar›l› olamad›¤› gerekçesiyle iki y›l sonra istifa etti (6
Ocak 1863). Meclisi Vâlây› Ahkâm› Adliye (Adliye Meclisi) bafl-
kan›, alt› ay sonra ikinci kez sadrazam oldu (1 Haziran 1863). Üç
y›ldan fazla iktidarda kald›. Sadrazaml›ktan ayr›ld›ktan sekiz ay
sonra beflinci kez Âli Pafla kabinesinde hariciye naz›r› oldu (fiu-
bat 1867). Abdülaziz’in Avrupa yolculu¤una kat›ld›. Kalp hasta-
l›¤› nedeniyle bu yolculuktan yorgun ve hasta döndü. Doktorla-
r›n tavsiyesi üzerine o k›fl› geçirmek üzere gitti¤i Nice’te öldü.
Cenazesi ‹stanbul’a getirildi. D›fl politika konusunda Frans›z po-
litikas›ndan yana oldu¤u ileri sürülen Fuat Pafla; Reflit ve Âli pa-
flalardan sonra Tanzimat’›n en önemli kiflisidir.
FUEL - O‹L,
ham petrolün ayr›msal dam›t›m› s›ras›nda
370-380ºC aras›nda elde edilen, oldukça koyu k›vaml›, kurflunî
ya da siyah renkte, a¤›r bir akaryak›t. Her türlü yak›t ihtiyac› için
kömür yerine kullan›labilir. ‹stenilen k›vam verilmek için içine,
petrol ar›t›m›ndan kazan›lan yan ürünler ve tortular kat›l›r. Piya-
sada viskozitesine (kal›nl›¤›na) göre numaraland›r›lm›fl olarak
(5 numara, 6 numara gibi) sat›l›r. En çok kaloriferlerde ve ter-
mik santrallarda kullan›l›r.
FULTON, Robert
(1765 Pennyslvania - 1815 New York),
ilk buharl› gemiyi yapan mucit. ‹rlanda kökenli yoksul bir aile-
nin çocu¤u olarak do¤du. Ç›rakl›k yapt›. Resim yapmay› ö¤ren-
di. Yapt›¤› resimleri satarak biriktirdi¤i parayla ‹ngiltere’ye gitti.
14 yafl›ndan beri ilgilendi¤i mekanik alan›nda ilk baflar›lar›n›
orada gösterdi. Fransa’ya gitti. 1798’de yapt›¤› uskurlu denizal-
t›n›n patentini Frans›z hükümetine satmak istedi. Ancak önerisi
kabul edilmedi. Londra’da da ayn› baflar›s›zl›kla karfl›laflt›. Ame-
rika’ya geri döndü. Buharl› gemi yapmak amac›yla Fransa’da
bafllad›¤› çal›flmalar›n› sürdürdü. 1807’de ilk buharl› gemi,
Hudson Nehri’ne indirildi. Fulton’un “Clermon” ad›n› verdi¤i
gemi, New York-Albany yolunu 32 saatte tamamlad›. 1815’te
Amerikan hükümeti ondan bir savafl gemisi yapmas›n› istedi.
Ancak bu iste¤i yerine getiremeden öldü.
FULYA,
nergisgillerden, so¤an köklü bir süs bitkisi ve bunun
zerrin ve nergis adlar›yla da an›lan güzel kokulu çiçekleri
(Nar-
cissus Joquilla).
Çiçekleri beyaz ya da sar› renklidir. Ana-
yurdu Kuzey Avrupa, Akdeniz ülkeleri ve Güney Afrika’d›r.
FUNDA,
fundagillerden, ço¤u çal›, ender olarak a¤aç biçi-
minde, k›fl›n yapra¤›n› dökmeyen, odunsu bitki cinsi
(Ericz).
Çiçekleri teker teker ya da salk›m hâlinde, beyaz, pembe ya da
sar›d›r. Funda cinsinin Güney Afrika’da, Orta ve Güney Avrupa
1...,247,248,249,250,251,252,253,254,255,256 258,259,260,261,262,263,264,265,266,267,...672
Powered by FlippingBook