FÜZE
259
ba¤land›¤›, bu paray› alamad›¤› zaman yazd›¤› “fiikâyetnâ-
me”sinden anlafl›lmaktad›r. Küçük yaflta Arapça, Farsça ö¤re-
nen Fuzuli, bu dillerin edebiyatlar›n› incelemifl; ayr›ca tefsir, ha-
dis, hikmet, hendese, mant›k okumufltur. Ruhla beden iliflkileri-
ni inceleyen “S›hhat ve Maraz”, “Nereden geldik nereye gidiyo-
ruz?” sorusuna yan›tlar arayan “Matla’ül ‹’tikad”, Kerbela olay›-
n› anlatan “Hadikatü’s Süedâ”, ‹slâm toplumlar›ndaki iki tipin
özelliklerini yans›tan “Rind ü Zâhid” adl› yap›tlar› ile mektuplar›
bilgi düzeyinin yüksekli¤ini gösterir. Fuzuli, çok yönlü duyum
dünyas› içinde, çok yönlü bir fliir dünyas› kurabildi¤i için fliiri-
mizin çeflitli okullar›na etkili olmufl, tekke ve divan flairleri, halk
ozanlar› anlat›m gücünün getirdi¤i güzelliklerden yararlanm›fl-
lard›r. fiiî mezhebine ba¤l› oldu¤u hâlde dind›fl› konular›, aflk
temalar›n›, biçimsel oyun gösterilerinin uza¤›nda kalarak iflle-
mifltir. fiiirinin en belirgin özelli¤i, toplumsal de¤iflmelerin öte-
sinde bir gerçeklik olarak yaflayan lirizmdir. Ço¤u divan flairi-
nin gazelinde beyit, temel öge hâline geldi¤i için, güzel beyitler
fluras›nda buras›nda rastlant›yla bulunmufl gibi dururken, Fuzu-
li’nin gazellerinde hem biçim, hem öz yönünden birbirinden
kopmayan ögeler olarak görünür. Hamdullah Hamdi’nin, Ali fiir
Nevai’nin, Acem flairi Nizami Gencevi’nin mesnevilerinden da-
ha kal›c› oldu¤u kabul edilen “Leylâ ile Mecnun” mesnevisi ve
Türkçe divan›ndaki fliirleri (40 kaside, 302 gazel, 1 müstezat, 1
terkibi bend, 3 tercii bend, 2 müseddes, 3 muhammes, 2 tah-
mis, 2 murabba, 42 k›t’a ve 72 rubai) klasik fliirimizin en üstün
örnekleri aras›nda say›l›r. Yap›tlar› ve bas›m tarihleri: “Türkçe
Divan” (Abdülbaki Gölp›narl› bas›m›, 1948), “Farsça Divan”
(1944 - 1945), “Leyla ve Mecnun” (1955), “Beng ü Bâde”
(1955), “Rind ü Zahid” (1956), “S›hhat u Maraz” (Abdülbaki
Gölp›narl› çevirisi, 1940), “Enis-ül Kalb” (1944), “Terceme-i
Hadis-i Erbain” (1951), “fiikâyetnâme” (1956), “Sohbet-ül Es-
mer” (200 beyit manzume, 1958).
FÜG,
çoksesli müzikte bir beste türü. Konu ad› verilen k›sa,
ama özelli¤i olan üretici bir teman›n birbirinin benzerleri biçi-
minde yinelenmesinden oluflur.
FÜREYA
(1910 ‹stanbul-1997 ‹stanbul), seramik sanatç›s›.
Soyad› Koral. Notre Dame de Sion Frans›z Lisesi’ni bitirdi. Ede-
biyat Fakültesi’ne devam etti. ‹sviçre ve Paris’te resim, heykel ve
seramik çal›flmalar› yapt›. ‹lk sergisini Paris’te açt› (1951). Da-
ha sonra ‹stanbul’da kendi atölyesini kurdu. Özellikle duvar de-
korasyonu, pano ve flömine ifllemeleri konular›nda çal›flt›. An-
kara’da bir otel (1960), Ankara Ulus ve ‹stanbul Manifaturac›lar
çarfl›lar› (1963), ‹stanbul Ziraat Bankas› (1969) ve Divan Oteli
panolar›n› yapt›. Yurtiçinde ve d›fl›nda sergiler açt›. 1955, 1962,
1967’de aç›lan uluslararas› sergilerde çeflitli madalyalar ald›.
1968’de Fransa’da kendisine onur diplomas› verildi.
FÜRUZAN
(1935 ‹stanbul), öykü yazar›. Ortaö¤renimini ta-
mamlayamad›. Yetiflti¤i y›llar Seçilmifl Hikâyeler ve Türk Dili,
Pazar Postas› (1956-1958) dergilerinde ç›kan ilk öyküleriyle
pek dikkati çekmedi. Dost, Papirüs, özellikle Yeni Dergi’de
(1964-1972) sürekli olarak yay›mlad›¤› öykülerle tan›nd›. 1968
- 1972 y›llar›n›n en baflar›l› öykücülerinden biri say›lan Füruzan,
kufla¤›ndan bir yazar›n, Demir Özlü’nün belirtti¤i gibi, “kendisi-
ni ça¤dafl sanat›n koflullad›¤› niteliklerle yükümlü görmedi¤i”
hâlde, kurmay› baflard›¤› dilin do¤all›¤› ve yenili¤i, getirdi¤i ki-
flileri en ayr›nt›l› çizgilerine kadar yaflatabilme gücüyle ve su-
nuflta “ayna gerçekli¤i”yle yetinir gibi görünmesine karfl›n
esasta baflkald›r›c›, parçalay›c› havas›yla sa¤lam, bilinçli bir sa-
nat›n kap›s›n› açt›. Bu baflar›s›n› uzun öykülerinde ve roman›n-
da da, genelde, korumay› bildi. Yap›tlar›: “Paras›z Yat›l›’ya”
(1971, 1972 Sait Faik Hikaye Arma¤an›), “Kuflatma” (1972),
“Benim Sinemalar›m” (1973), “47’liler” (1975, 1975 Türk Dil
Kurumu Roman Ödülü), “Yeni Konuklar” (1977), “Die Kinder
Der Türkei” (1979; Türkiyeli Çocuklar), “Redifeye Güzelleme”
(1981), “Ev Sahipleri” (1981), “Gecenin Öteki Yüzü” (1982),
“Berlin’in Nar Çiçe¤i” (1988), “Sevda Dolu Bir Yaz” (1999).
FÜZE,
egzoz gazlar›n›n itmesiyle hareket eden tafl›y›c› araç;
roket. Dinami¤in etki-tepki prensibi uyar›nca çal›fl›r. Füzenin
ay›r›c› özelli¤i, yak›t›n›n yan› s›ra bunu yakacak oksijeni de tafl›-
mas›d›r. Bu nedenle füzeler oksijensiz ortamlarda, yani uzayda
da kullan›labilir. Karton boruya konulan barutun atefllenmesiy-
le yükselen fiflek türünden ilkel füzeler 13. yüzy›lda Çin’de kul-
lan›lmaktayd›. Bunu William Congreve gelifltirerek silâh olarak
kullanmay› baflard› (1805). William Hale, Congrave füzesinin
ard›na e¤ri kanatç›klar takarak egzoz gazlar›n›n etkisiyle füzenin
kendi ekseninde dönmesini sa¤lad›. S›v› yak›tl› ilk füzeyi ise Ro-
bert H. Goddard f›rlatt› (1926). Almanlar›n 1944 y›l›nda gerçek-
lefltirerek 1944 Eylül, 1945 Mart aylar›nda Londra ve Anvers’e
att›klar› V2’ler füzecilik tarihinin gerçek bafllama noktas›n› sim-
geler. 3 ton a¤›rl›¤›ndaki V2’lerin kontrol mekanizmalar› ilkeldi.
Yak›t olarak alkol ve propergol, yak›c› olarak da hidrojen perok-
sit kullan›yorlard›. S›v› yak›tl› araçlar›n geliflmesi, V2’lerin mu-
cidi Alman Wernher von Braun’un savafltan sonra Amerika’ya
gelmesiyle bafllad›. Yap›lan V2’ler 1946’da 200 km., 1949’da
400 km. yüksekli¤e ulaflt›lar. Füzelerin yükselme s›n›r›n›n art-
mas›yla ortaya ç›kan yüksek miktarlarda yak›t depolanmas› zo-
runlulu¤u çok sak›ncal› bir a¤›rl›k art›fl›n› beraberinde getirdi.
Bu sorunu çözmek amac›yla Von Braun, yine Goddard taraf›n-
dan bulunmufl olan kademeli füzeler üzerinde çal›flt› ve yak›t de-
polar› kademeli olarak boflalan ve boflald›kça bir safra gibi,
araçtan ayr›lan füzeler gelifltirildi. Ayr›ca yine a¤›rl›¤› azaltmak
amac›yla füze yap›m›nda hafif ve dayan›kl› alafl›mlar kullan›ld›.
Dünya’ya geri dönen füzelerin burunlar›n›n atmosfere girerken
sürtünerek yanmalar›n› önlemek için burunlar tabaka tabaka bu-
harlaflan plastik levhalarla kapland›. Uzaya ilk füze 1957’de
SSCB taraf›ndan f›rlat›ld›. Bunu ABD, ‹ngiltere, Fransa, Çin, ‹s-
veç, ‹sviçre ve ‹talya’n›n yapt›¤›, çeflitli amaçlarla kullan›labilen
füzeler izledi. Günümüzde savafl bafll›kl› güdümlü füzelerin ya-
n› s›ra meteoroloji füzeleri de yap›lmaktad›r.