okul ansiklopedisi - page 321

HÜCRE
321
sal ve toplumsal yaflamdan elini ete¤ini çekti. Hugo, Frans›z co-
flumculuk (romantizm) ak›m›n›n sözcüsü ve bafltemsilcisidir.
Frans›z dilinin ve fliirinin büyük ustalar›ndan olan yazar, yap›tla-
r›nda insanl›¤›n ayd›nl›k gelece¤ine duydu¤u inanc› dile getirmifl,
özgürlük, yurt ve insanl›k sevgisi gibi temalar› ifllemifltir. “Not-
re-Dame’›n Kamburu” ad› alt›nda da tan›nan “Paris’in Notre-Da-
me Kilisesi” ve “Sefiller” onun en ünlü romanlar›d›r. Birinci yap›-
t›, 15. yüzy›lda, odak noktas›n› bir kilisenin oluflturdu¤u Paris’te
geçen coflumcu bir tarihsel romand›r. “Sefiller” ise toplumd›fl› bir
kiflinin, Jean Valjean ad›nda bir suçlunun yaflamöyküsünü anla-
t›r. Sürükleyici olaylarla dolu romanda, savafl, ayaklanma ve yok-
sul halk›n yaflay›fl›yla ilgili baflar›l› betimlemeler vard›r. Hugo,
baflka romanlar›nda da toplumun en alt kesimlerinden gelen ezil-
mifl insanlar›n savunuculu¤unu yapm›fl ve ça¤›n›n yazarlar› ara-
s›nda halk taraf›ndan en çok sevileni ve okunan› olmufltur.
HUKUK
, kiflilerin birbirleriyle ve devletle olan iliflkilerini dü-
zenleyen kurallar›n tümü ve bu iliflkileri inceleyen bilgi alan›.
Hukuk kurallar› nesneldir ve kayna¤›n› yasalardan al›r. Toplum
yaflam›n› düzenleyen kurallar›n bütününe pozitif hukuk denir.
Bu, halklar›n töre ve geleneklerinden do¤mufltur, yani, modern
devlet anlay›fl›ndan ve hatta yaz›n›n ortaya ç›k›fl›ndan önce de
böyle bir ifllerlik söz konusudur. ‹lk yaz›l› hukuk metinlerinden
biri olan Hammurabi Kanunlar› 4.000 y›ll›k bir geçmifle sahip-
tir. Pozitif hukuk, toplumun geçirdi¤i toplumsal ve ekonomik
de¤iflimlerle birlikte sürekli bir etkileflim içindedir. Bununla bir-
likte, belirli kurum ve kurullarca uygulamaya konulur. Hukukun
çi¤nenmesi ceza ya da yapt›r›mlarla karfl›lan›r. Geleneksel bir
ayr›mla, önce kamu ve özel hukuk olmak üzere ikiye ayr›l›r. Ken-
di içinde, özel hukuk; medeni, ticaret, mahkeme ve kamu huku-
ku; anayasa, idare, ceza ve devletler hukuku gibi dallara ayr›l›r.
HUMEYN‹
,
Ayetullah
(1902 Humeyn/ Kum-1989 Tah-
ran), ‹ranl› dinî ve siyasî önder. ‹ran’daki fiiî toplulu¤unun ön-
deri olan Ayetullah Kuflani’nin ölümünden sonra toplulu¤un li-
deri oldu (1962). fiah R›za Pehlevi’nin sürdürdü¤ü bat›l›laflma
siyasetine karfl› ve ‹slâm dini ilkelerinin tam olarak uygulanma-
s›ndan yana oldu¤u için tutukland› (1963) ve ard›ndan ülke d›-
fl›na sürgüne gönderildi. Ancak yurtd›fl›nda olmas›na ra¤men,
halk aras›nda büyük bir sayg›nl›¤a sahip oldu¤u için ‹ran’daki
etkisi engellenemedi. 1978-1979 y›llar›nda ülkedeki yo¤un
gösteriler, genel grevler sonucu fiah R›za Pehlevi 16 Ocak
1979’da ülkeyi terk etmek zorunda kald›. Humeyni iki hafta son-
ra ‹ran’a döndü ve ‹slâm devriminin önderi ilân edildi. Dönü-
flünden hemen sonra ‹slâmiyetin ilkelerini ve fleriat yasalar›n›
kat› bir biçimde uygulamaya koydu. fiah zaman›nda yönetimde
bulunan yüzlerce kifli idam edildi. D›fl politikada Bat›’ya karfl›
kesin bir tav›r ald›, 1980’de Irak’la savafl bafllay›nca bar›flç› öne-
rileri tümüyle reddetti ve bu tutumuyla ‹ran’›n Bat›’yla iliflkileri-
ni kopma noktas›na getirdi. 1989’da öldü¤ünde cenaze törenine
milyonlarca kifli kat›ld› ve büyük bir cenaze töreniyle gömüldü.
Yerine Cumhurbaflkan› Ali Hameney getirildi.
HUMUS
, topra¤›n üstünde ya da içinde bulunan, çürümekte
olan bitki kal›nt›lar›. Buna ço¤u zaman ölmüfl küçük hayvanlar da
(örne¤in böcek) kar›flabilir. Humus, kimyasal bak›mdan baflta kar-
bon ve azot olmak üzere demir, kükürt, fosfor, potasyum, kalsi-
yum, sodyum, magnezyum gibi elementlerden oluflur.
HURAFE
, akl›n almad›¤›, do¤a yasalar›na ayk›r› fleylere inan-
ma, bat›l inanç. ‹nsan›n, bildi¤iyle yetinmeyip bilgisinin s›n›rla-
r›n› sürekli geniflletmeye u¤raflmas›, bir yandan bilimsel ilerle-
meyi sa¤larken, öte yandan birtak›m hurafelerin ortaya ç›kmas›-
na neden oldu. ‹nsan bilgisinin yetersiz oldu¤u ilkel ça¤larda,
pek çok fleyin nedeni gizil güçlere ba¤lan›rd›. Kayna¤›nda genel-
likle bilinmeyenden korkma duygusu bulunan hurafe, felsefede
ise ansal güçsüzlükten do¤an inançlar› anlatmak için kullan›l›r.
HUR‹
, ‹slâm inanc›nda ak tenli, iri kara gözlü kutsal cennet
k›zlar›. Cennete girenleri huriler karfl›layacak ve onlara gönül-
den ba¤l›, her isteklerine boyun e¤en efller olacaklard›r. ‹slâm
bilginleri, hurileri de¤iflik biçimlerde yorumlam›fllard›r. Halk ise
onlar› daha renkli betimlemelerle canland›r›r.
HURMA
, palmiyegillerden bir a¤aç (Phoneix dactylifera) ve
yemifli. Hurma a¤ac›n›n boyu yaklafl›k 30 m., gövdesi sütun bi-
çiminde, yapraklar› büyük ve dilimlidir. Çiçekleri koçan›ms›,
bircinsli ikievciklidir. Meyvesi tek çekirdekli, sar› renkli, tatl› ve
etlidir. Taze ve kurutulmufl olarak yenir. Hurma, yetifltirici ülke-
lerde yaln›zca meyve olarak yenmekle kalmaz, kurutulup ö¤ütü-
lerek un, çekirde¤i kavrularak kahve, küspesi hayvan yemi ola-
rak da kullan›l›r. Önasya ve Kuzey Afrika’da yetiflir. Meyvesi d›-
fl›nda, odunundan yakacak, yapraklar›ndan has›r ve sepet yap›-
m›nda yararlan›l›r. Gövdesinde aç›lan yapraklardan akan besi-
suyundan alkollü bir içki yap›l›r.
HURREM SULTAN
(1504, ?-1558 Edirne), Kanunî Sultan
Süleyman’›n efli. Do¤um yeri ve ailesi belli de¤ildir. Rus as›ll›
oldu¤u söylenir. K›r›m Türkleri’nin Galiçya’ya yapt›klar› ak›nlar
s›ras›nda ele geçirilip saraya getirildi¤i san›lmaktad›r. Güzelli¤i,
güler yüzü ve zekâs›yla k›sa zamanda padiflah›n gözdeleri aras›-
na girdi. Kanunî, dönemin geleneklerine ayk›r› bir flekilde, onu
nikâhlad›. Hurrem Sultan, siyasî konularda da Kanunî’yi etkile-
di. Damad› Rüstem Pafla’n›n sadrazaml›¤›n› sa¤lamlaflt›rmak
için çal›flt›. O¤ullar› Selim ve Bayezit’in kendilerini göstermele-
ri ve halk›n sevgisini kazanmalar› için ‹ran savafllar›n›n ç›kma-
s›n› sa¤lad›¤› söylenir. Birçok tarihçi, fiehzade Mustafa’n›n bo¤-
durulmas›nda onun rolü oldu¤unu ileri sürer. Yaflam›n›n son
dönemini hay›r iflleriyle geçirdi.
HÜCRE
, bir organizman›n, yap› ve görev bak›m›ndan en kü-
çük birimi; göze. ‹nce bir zar içindeki protoplazma ve çekirdek-
ten oluflmufl, gözle görülemeyecek kadar küçük ögelerdir. Çok-
hücreli canl›larda hücrelerin birleflmesiyle dokular, dokular›n
birleflmesiyle organlar, organlar›n birleflmesiyle de organizma-
n›n bütünü meydana gelir. Birhücreliler ise ya tek bir hücreden
ya da zarlarla birbirinden ayr›lmam›fl, birçok çekirdek tafl›yan
hücre topluluklar›ndan oluflurlar. Hem birhücrelilerde, hem de
çokhücreli bitkilerde ve hayvanlarda hücrenin temel yap›s› kü-
çük farkl›l›klar d›fl›nda birbirinin ayn›d›r. En d›flta zar bulunur.
Zar, bitki ve hayvan hücrelerinde farkl›d›r; hayvan hücrelerinde
sitoplazman›n farkl›laflmas›ndan oluflmufltur, bitkilerde ise selü-
lozdand›r. Zar›n içinde sitoplazma ve çekirdek vard›r. Sitoplaz-
1...,311,312,313,314,315,316,317,318,319,320 322,323,324,325,326,327,328,329,330,331,...672
Powered by FlippingBook