KÖMÜR
402
mülkü say›lan kiflinin durumu. Özellikleri bir yerden bir yere
büyük farkl›l›klar gösteren ve bu nedenle kesin bir tan›m› yap›-
lamayan köleli¤in bafll›ca karakteristikleri gönüllü olmayan hiz-
met, çal›flma özgürlü¤ü hakk›n›n reddi ve köle sahibinin köle
gücüne dayanarak sürdürdü¤ü üretimdir. Kölelik ilkel toplum-
larda görülmez. Do¤ada bulduklar›n› toplayarak ya da avlanarak
göçebe küçük topluluklar hâlinde yaflayan ilkel insan›n köle
eme¤ine gereksinimi yoktur. Kölelik, insanl›k tarihinin daha
sonraki aflamas›nda ortaya ç›km›flt›r. Günümüzden yaklafl›k
10.000 y›l önce insanlar avc›l›k ve toplay›c›l›ktan vazgeçip yiye-
ceklerini kendileri üretmeye bafllad›lar. Göçebelikten vazgeçe-
rek köylerde yerlefltiler. Uygarl›k yavafl yavafl geliflti. Hayvanla-
r›n ve rüzgâr›n gücünden yararlanmay› ö¤rendiler. Tekerle¤in,
saban›n bulunmas›, metallerin kullan›lmas› insanlar›n yaflam
biçimlerini de h›zla de¤ifltirdi. Art›k küçük köylerde yar› yerleflik
olarak de¤il, daha büyük kentlerde oturuyorlard›. Yaflam biçim-
lerinde ortaya ç›kan köklü de¤ifliklikler, yenilen düflmanlar›n
esir edilmesini, öldürülmelerinden daha yararl› hâle getirdi.
Çünkü böylece gündelik hayatlar›nda onlar›n gücünden yararla-
nabiliyorlard›. Siyasal düzen, köleleri denetim alt›nda tutabile-
cek ve onlar› çal›flt›rabilecek biçimde yeniden örgütlendi ve kö-
lelik bir üretim biçimi olarak sistemleflti. Önasya’da, Yunan ve
Roma’da yayg›nlaflt›. Avrupa’da feodal düzene geçilene kadar
sürdü. Yeni bulunan yerlere yay›ld› (Amerika vb.). Yak›n yüzy›l-
lara gelene kadar çeflitli biçimlerde, çeflitli yerlerde sürdü. ‹ngil-
tere Parlamentosu 1807’de köleli¤i yasaklad›. Bunu Fransa
(1848) ve Portekiz (1858) izledi. Köleli¤in yayg›n bir flekilde
uyguland›¤› ABD’deyse 1865’te ‹ç Savafl’tan sonra kald›r›ld›.
Daha yak›n ça¤larda, dünyada hâlâ köle statüsünde insanlar ol-
mas› nedeniyle Birleflmifl Milletler, 1956’da köleli¤in kald›r›l-
mas› hakk›nda bir sözleflmeyi kabul etti.
KÖMÜR,
kat› yakacak olarak kullan›lan, esas olarak karbon-
dan oluflan, çok yayg›n, sert, siyah madde. Do¤ada bulunan kö-
mür yataklar› 310 milyon y›l kadar önce bafllay›p 30 milyon y›l
kadar süren karbonifer ve permiyen dönemlerinde oluflmufltur.
Oluflum biçimi kesin olarak bilinmemekle birlikte, kayna¤›n›n,
bugünkünden çok daha farkl› iklim koflullar› gösteren tropikal ve
tropikal alt› bölgelerdeki bitki art›klar› olduklar› san›lmaktad›r.
Fotosentez arac›l›¤›yla bu bitkiler, dokular›n› oluflturan karmafl›k
organik maddeler meydana getirmifller, yaflamlar› sona erince
de kal›n turba tabakalar›na dönüflmüfllerdir. ‹klim koflullar›n›n
de¤iflmesiyle, bu tabakalar deniz diplerinde kal›p, tortularla ör-
tülmüfller ya da yerkabu¤unun hareketleri s›ras›nda yeralt›nda
kalm›fllard›r. Üzerine çöken a¤›rl›¤›n etkisiyle ya da yerkabu¤u-
nun katlanmas› s›ras›nda meydana gelen muazzam bas›nç alt›n-
da bu katmanlar kömürleflmifller, bildi¤imiz kömür damarlar›n›
oluflturmufllard›r. 1 metre kal›nl›¤›nda bir kömür damar›n›n
oluflmas› için 20 metrelik bir tabakan›n s›k›flmas› gerekti¤i he-
saplanm›flt›r. Kömürün sertli¤ini de s›k›flma miktar› belirler. Kö-
mürler ya içerdikleri elementlerin, (karbon, hidrojen, oksijen,
kükürt ve azot) oran›na ya da nem, kül, uçucu madde ve karbon
miktarlar›na göre s›n›fland›r›l›rlar. Kömürün çürüyen dev e¤rel-
tiler ve bitki art›klar›ndan oluflan turba ile bafllay›p s›ras›yla lin-
yit, taflkömürü ve antrasitle sonuçlanan, k›saca yukar›da özetle-
nen baflkalaflman›n ürünü oldu¤u, yayg›n bir kabul görmüfltür
(son y›llarda kimi bulgular bu kuram› tart›flma gündemine getir-
miflse de henüz de¤iflik bir aç›klama yap›lamam›flt›r).
KÖPEKBALI⁄I,
köpekbal›klar› tak›m›na giren kimi bal›kla-
r›n ortak ad›. S›cak ve ›l›k denizlerin hepsinde yaflarlar. K›k›rdak-
l› bal›klardand›rlar. Vücutlar› mekik biçiminde, derileri sert ve
dik pullarla kapl›, burun k›s›mlar› sivridir. Solungaç yar›klar›
boynun iki yan›nda bulunur. Üstçenenin altçeneden daha uzun
olmas› nedeniyle a¤›zlar› bafl›n alt k›sm›ndad›r. Bu nedenle av-
lar›n› yakalamalar› gerekti¤inde ters dönerler. Birkaç s›ral›, üç-
gen biçiminde ve çok sivri olan diflleri yaflad›klar› sürece yeni-
lenir. Kuyruk parçalar› eflit de¤ildir. Boylar› türlere göre 80 cm.
ile 10 m. aras›nda de¤iflir. 20 ton gelenleri vard›r. Türkiye sula-
r›nda yaflayanlar ço¤unlukla küçük türlerdir; en fazla 200 kilo
gelirler. 150 kadar türü vard›r. Y›rt›c› bal›klard›r. Kimi köpekba-
l›klar›n›n eti yenir. Belli bafll› köpekbal›¤› türleri; hemen bütün
denizlerin derin k›s›mlar›nda yaflayan ve çok tehlikeli bir bal›k
olan canavarbal›¤›
(Carcharadon carcharias);
Kuzey
denizlerinde ve Akdeniz’de yaflayan, sürüler hâlinde dolaflan, eti
yenebilen, çok tehlikeli bir bal›k olan dik burunlu harharyas
(Lamna cornubica);
kuyruk yüzgecinin üst parças› çok
uzun ve sapana benzer biçimde olan sapan ya da tilki bal›¤›
(Alopias vulpes);
Atlantik Okyanusu ve Akdeniz’de yafla-
yan, bal›k sürülerinin ard›nda dolaflan, tehlikeli bir bal›k olan
harharyas
(Carharinus lamia);
Atlantik Okyanusu ve Ak-
deniz’de derinlerde yaflayan öz köpekbal›¤›
(Mustelus
mustelus);
tropikal sularda ve Akdeniz’de yaflayan, bafl› çe-
kiç biçimindeki çekiçbal›¤›
(Sphyra zygaena)
vb. Köpek-
bal›klar›n›n özellikle büyük olanlar› insana da sald›r›rlar.
KÖPRÜ,
aralar›nda su, çukur ya da herhangi bir engel bulu-
nan iki yakay› birbirine ba¤layarak gidifl-gelifle olanak sa¤layan
yap›.
KÖPRÜLÜ, Mehmet Fuat
(1890 ‹stanbul-1966 ‹stan-
bul), edebiyat tarihçisi ve politikac›. Köprülüler ailesindendir.
Ortaö¤renimini Mercan ‹dadîsi’nde tamamlad›. Hukuk Fakülte-
si’ndeki yüksekö¤renimini yar›da b›rakt›.
KÖRBA⁄IRSAK,
kal›nba¤›rsa¤›n ilk parças›, çekum. Sa¤
kalça çukuru içinde bulunur ve sa¤ kal›nba¤›rsa¤›n alt yar›s›n›
meydana getirir. Organ›n iç kenar›nda apandisin yer ald›¤› nok-
tada birleflen üç flerit vard›r. Bunun biraz yukar›s›nda da k›vr›m
ba¤›rsa¤›n›n bulundu¤u delik yer al›r. Ucu kapal› oldu¤u için
ba¤›rsak içinden gelen birçok mikroplar durumu elveriflli bulur-
larsa kolayl›kla üreyip ço¤al›rlar; ortaya ç›kan iltihaba “apandi-
sit” denir.
KÖRFEZ SAVAfiI,
Irak’›n, zengin petrol yataklar›na sahip
olan Kuveyt’i tarihî gerekçelerle ilhak etmek, s›n›rl› petrol üreti-
mi sebebiyle OPEC’e yüksek kur politikas›n› dayatmak ve Arap
dünyas›n›n lideri konumuna ulaflmak gibi nedenlerle 2 A¤ustos
1990’da Kuveyt’i iflgaliyle bafllayan savafl. Bu kriz döneminde
körfez ülkelerinde demokratik rejimlerin kurulmas›, iflgal edil-
mifl topraklardaki Filistinliler, Arap-‹srail anlaflmazl›¤› ve ulus-
lararas› hukuk kurallar›na uyma gibi birçok sorun gündeme gel-