L,
Türk alfabesinin on beflinci harfi. Sesbilim bak›m›ndan ak›-
c›, s›z›c›, sürekli, yumuflak difl ve önavurt ünsüzü. Bu ses, söz-
cük bafllar›nda ve y sesinden önce hep ince söylenir yani önda-
maktan ç›kar›l›r. Roma rakamlar›nda elli, üzerinde bir çizgiyle
elli bin say›s›n›n, ‹talyan para birimi liretin, küçük harf olarak lit-
renin simgesi.
LABADA,
karabu¤daygillerden, otsu bir bitki, efelek
(Ru-
mex patienta).
Sulak yerlerde ve su k›y›lar›nda yetiflir.
Bahçelerde de yetifltirilir. Sebze olarak kullan›lan yapraklar›
uzun, çiçekleri top toptur. Kök ve yapraklar› ayr›ca hekimlikte
kullan›l›r. Uygun toprakta 2 m.ye kadar boylanabilir.
LAB‹RENT,
geçitlerinin çoklu¤u ve karmafl›kl›¤› yüzünden
içinden kolay ç›k›lamayan yerlere verilen ad. Yunan mitolojisi-
ne göre Girit Kral› Minos için Mimar Daedalus taraf›ndan yap›-
lan saraya da labirent ad› verilmifltir. Girit, M›s›r gibi ülkelerde
yap›lan arkeolojik kaz›larda labirent biçiminde yap›lm›fl bina ka-
l›nt›lar›na rastlanmaktad›r. Bir ara ‹ngiltere’deki bahçeleri labi-
rent biçiminde düzenlemek moda hâline gelmiflti. Bu bahçe la-
birentlerin en ünlüsü, Londra yak›nlar›ndaki Hampton Court’ta-
d›r. Lunaparklarda insanlara hoflça vakit geçirtmek için labirent-
ler yap›lmaktad›r. Deneysel psikolojide, hayvanlar›n davran›flla-
r›n› ölçmek için labirentlerden yararlan›l›r. Fareler, labirent biçi-
mindeki yollardan geçmesini ö¤renerek yiyece¤e ulafl›rlar. ‹n-
sanlarda zekâ yafl›n›n saptanmas›nda ve bulmacalarda k⤛t
üzerine çizilmifl labirentlerden yararlan›l›r.
LADES,
bir aldatmaca oyunu. Tavuklar›n gö¤sünden ç›kan
çatal köprücük kemi¤inin, iki ucundan iki kifli taraf›ndan k›r›l-
mas›yla oynan›r. Oyunda, aldanmamak için lades tutuflulan
kimsenin elinden hiçbir fley almamak ya da al›rken “akl›mda”
demek gerekir. Bu kural› unutarak lades tutufltu¤u kifliden bir
fley alan yenilmifl say›l›r ve karfl› taraf “lades” diyerek kazand›-
¤›n› belirtir.
LAD‹N,
kozalakl›lar›n çamgiller familyas›ndan önemli bir or-
man a¤ac›
(Picea).
40-50 m.ye kadar boylanan, i¤neyaprakl›,
k›fl›n yapra¤›n› dökmeyen a¤açlard›r. Çiçekleri kozalak biçimin-
de, tohumlar› kanatl›d›r. Odunu yumuflak, beyaz ya da aç›k pem-
be renkli, az reçineli ve kokusuzdur. Bu özellikleri nedeniyle kâ-
¤›ttan, uçak yap›m›na kadar çok de¤iflik alanlarda kullan›labilir.
Ladin ya¤›fll› yerlerde yetiflir. Kuzey yar›küreye yay›lm›fl 40 türü
bulunur. Türkiye’de do¤al olarak yetiflen türü do¤u ladinidir
(P.
orientalis).
Ayr›ca parklarda özel olarak yetifltirilen mavi la-
din
(P. pungens)
güzel görünüfllü, de¤erli bir türdür.
LA FONTA‹NE, Jean de
(1621 Château-Thierry/Cham-
pagne-1695 Paris), Frans›z flairi. Babas› varl›kl› bir korucuydu.
‹lkokuldan sonra papaz okuluna gittiyse de, papazl›¤a ›s›nama-
yarak okulu b›rakt›. Hukuk ö¤renimi gördükten sonra babas›n›n
görevini devrald› (1647). Kar›s›n› yüzüstü b›rakarak Paris’e yer-
leflti (1658). Önemli kiflilerden destek gördü. Yirmi y›l Sablière
Markizi’nin yan›nda yaflad›. Nüktedanl›¤› ve renkli kiflili¤i saye-
sinde Paris salonlar›n›n gözde kiflilerinden biri oldu, ama ciddî
ve disiplinli bir çal›flmay› da hep sürdürdü. Racine’in yan› s›ra,
büyük flairler bak›m›ndan yoksul olan ça¤›n›n en önemli sanat-
ç›s›d›r. Onu dünya çap›nda üne kavuflturan “Fables” (Fabller,
1668 - 1694) adl› yap›t›d›r. Yaflad›¤› sürece ona belki de “Fabl-
ler”den daha büyük bir baflar› getiren “Contes” (Masallar, 1665,
1666, 1671) ise, Boccaccio, Ariosto, Aretino ve Rabelais gibi
yazarlar› örnek alarak yaz›lm›fl, aç›k saç›k, hafif ve fl›k bir yap›t-
t›r. Onun bafll›ca yap›tlar›ndan biri de, mitolojik ve modern öge-
leri ustal›kla ba¤daflt›ran “Psyche” (1669) adl› roman›d›r. 1668-
1694 y›llar› aras›nda on iki kitapta yay›mlad›¤› 245 fabl, Aiso-
pos’a, Lâtin flairleri Babrios ve Phaedrus’a ve Bidpai (Pilpay) ya
da Beydeba ad› alt›nda tan›nan Hint kayna¤›na dayan›r. Ancak
La Fontaine bu türün yeni bir biçimini gelifltirir: Kaynaklarda en
genifl yeri tutan ve bu arada hayvanlar› da soyutlaflt›ran ahlâkç›
ö¤üt vericilik, onda çok seyrek görülür. Bunun yerini, derin bir
do¤a sevgisinin canland›rd›¤› bir anlat›m al›r. Yazar, hayvanla-
ra karakter özellikleri yak›flt›rd›¤› gibi, onlar› insanlar gibi ko-
nuflturur, insanlar› ise hayvanlar gibi betimler. Her fabl, bir ba-
L
417