okul ansiklopedisi - page 464

METRONOM
464
leklere birer güven-
lik eklenmifltir. Eski-
den tekerlekler ma-
denden yap›l›rken,
günümüzde daha
pratik oldu¤undan
lastikten yap›lmakta-
d›r. Lastik tekerlek-
ler, yeralt›ndaki gü-
rültüyü de ortadan
kald›rd›klar›ndan
maden tekerleklere
tercih edilmektedir.
‹lk metro, 1863 y›l›nda Londra’da kuruldu; uzunlu¤u 6,4 km idi.
Londra metrosu önceleri buhar gücüyle çal›fl›yordu. 1890’da
dünyan›n elektrikle iflleyen ilk metro flebekesine dönüfltürüldü.
Londra metrosunun uzunlu¤u, günümüzde 405 km’yi bulmufl-
tur. Yedi hattan oluflan Londra metro sisteminin 144 km’lik k›s-
m› yer alt›ndad›r. Londra metro sisteminde 277 iflletme istasyo-
nu, hatlar aras›nda 43 kavflak istasyonu ve 30 ba¤lant› istasyo-
nu vard›r. Zemin çok sa¤lam olmad›¤›ndan tüneller, ortalama
21 m. derinlikte infla edilmifltir. En derin metroysa 66 m.dir. Pa-
ris’te ilk metro, 1900 y›l›nda hizmete girdi. Bugün, hatlar›n
uzunlu¤u 169 km’yi bulmaktad›r. Hatlarda 344 durak vard›r.
Berlin metrosu 1902’de, Madrid metrosu 1919’da, Moskova
metrosu 1935’te iflletmeye aç›ld›. Stockholm, Roma, Atina, Bar-
celona, Budapeflte, Glasgow, Hamburg, Kiev, Leningrad, Liz-
bon, Viyana, Oslo, New York, Chicago, Philadelphia, San Fran-
cisco gibi kentlerde metro vard›r. Türkiye’de ilk metro, 1875’te
iflletmeye aç›lan ‹stanbul’daki “Tünel”dir. Yap›m› devam eden
‹stanbul ve Ankara metrolar›n›n baz› bölümleri iflletmeye aç›l-
m›flt›r.
METRONOM,
müzikte bir parçan›n hangi h›zla çal›nmas›
gerekti¤ini gösteren alet. Genellikle müzik provalar›nda tempo
vermekte kullan›l›r. Mekanik ve elektronik çeflitleri vard›r. Me-
kanik metronom altta a¤›r, üstte hafif bir kütle bulunan yayl› bir
sarkaçtan oluflur. Üstteki sürgülü kütle afla¤›ya hareket ettiril-
dikçe vurufl h›z› artar. Genellikle dakikada 40 ile 208 vurufl ya-
pacak biçimde ayarlanm›flt›r. Bulucusu D. Nikolaus Winkel
(1812) olmakla birlikte müzikçiler, metronom vuruflunu göste-
ren say›n›n önüne, ilk metronom fabrikas›n› kuran (1816) J. Ne-
pomuk Mälzel’in ad›ndan M. M. (Mälzel metronomu) harflerini
koyarlar.
MEVLÂNA CELÂLETT‹N RUMÎ
(1207 Belh-1273
Konya), flair, Mevlevî tarikat›n›n kurucusu. Babas›, “Sultan-al-
ulemâ” (Bilginler Sultan›) olarak tan›nan Muhammet Bahaettin
Veled’dir. Harizm ülkesine Mo¤ol ak›nlar›n›n yaklaflt›¤› y›llarda
hükümdarla fikir ayr›l›¤› yüzünden aras› aç›lan babas›yla birlik-
te ‹ran, Ba¤dat, Hicaz ve fiam yoluyla Anadolu’ya geçti. Bir sü-
re Larende’de (Karaman) kald›ktan sonra Konya’ya yerlefltiler
(1228). Dönemin Selçuklu Sultan› Alaettin Keykubat taraf›ndan
Do¤u’nun ve Bat›’n›n müftüsü olarak kabul edilen babas›n›n
ölümünden sonra (23 fiubat 1231), müritleri taraf›ndan babas›-
n›n yerine getirildi; medreselerde müderrisli¤e de bafllad›.
Belh’teyken babas› ve çevrenin bilginleri taraf›ndan yetifltirilen
Mevlâna, Konya’ya gelen eski hocalardan Tirmizli Seyyit Burha-
nettin’den sekiz-dokuz y›l ders gördü, onun mürflitli¤i alt›nda
babas›n›n yap›tlar›n› inceledi; sufilik yolunda büyük geliflmeler
kazand›. Ama yaflam›nda en önemli evre Konya’ya gelen Tebriz-
li fiems ile dostlu¤undan sonra bafllad› (Kas›m 1244). “Zahiri
bilginlerle çevrili ibadet dünyas›ndan uzaklaflarak tasavvufi afl-
k›n, coflkun” (Seyit Kemal) dünyas›na girdi. Daha önce kazan-
d›¤› düflünür kimli¤i duygusal coflkularla birleflerek flair kiflili¤i
meydana ç›kt›. “Vahdeti vücut (varl›k birli¤i) inanc›nda güçlü
bütün dinlerin ve mezheplerin üstüne ç›km›fl bir kiflili¤i oldu¤u
bilinen” (Abdülbaki Gölp›narl›) fiems ile geçirdi¤i on befl, on al-
t› ayl›k süre içinde görevlerinden uzak durdu. O¤lu Sultan Ve-
led’in “‹btida-name” adl› kitab›nda belirtti¤i gibi, “Üstat fieyh,
yeni bilgi beller bir hâle geldi, her gün huzurunda ders okuyor-
du. Yokluk bilgisinde olgundu, fakat fiems’in ona gösterdi¤i
bilgi, yepyeni bir bilgiydi. fiems, mâfluk erenlerindendi. Onu da
o âleme, mâflukluk cihan›na davet etti. Mevlâna da onun cinsin-
dendi, ona ulaflt›. Can yoluyla canlar can›na kavufltu”. “Çevre-
nin gösterdi¤i tepkiler sonucu fiems’in Konya’dan ayr›l›fl›nda
düfltü¤ü büyük ac›y› coflkun m›sralarla dile getirdi. fiems’in ölü-
münden sonra teselli bulma umuduyla gitti¤i fiam’da uzun sü-
re kald›. Dönüflünde k›sa süren bir suskunluktan sonra, özellik-
le Çelebi Hüsamettin’in halife seçti¤i y›llarda en olgun yap›tla-
r›n› verdi. Farsça, Arapça, Rumca, eski Yunanca bilen Mevlâna,
hükema felsefesi, tasavvuf umdeleri, mitoloji, tarih konular›nda-
ki derin kültürüyle insan›n kutsall›¤›n› en yüksek düzeye ç›kar-
mak, bütün dinleri ve mezhepleri, insan› olgunlu¤a götüren bir
araç olarak görmekle tasavvuftaki insan›n büyüklü¤ü esas›na
gerçeklik kazand›rd›” (Abdülbaki Gölp›narl›). Kayna¤›n› insan-
c›ll›ktan alan bir düflünürlükle içten duyarl›klar›, coflkular›, inan-
c›; Bat›l› bir araflt›rmac›n›n dedi¤i gibi, “flimflekler çakt›ran bir
dille” birlefltiren fliirleri, yaz›ld›¤› dilin olanaklar›n› aflarak dün-
yan›n mal› say›ld›. Dante, Shakespeare, Goethe gibi büyük sa-
natç›larla karfl›laflt›r›larak ünlü kifliler taraf›ndan yap›tlar› çeflitli
dillere çevrildi. Yap›tlar›: “Divan-› Kebir” (2.073 gazel ve 1.791
rubai vard›r). Seçilmifl rubaileri, Veled Çelebi, “Rubaîyyât-›
Hazreti Mevlânâ” (1.642 rubai, 1899), Hasan Âli Yücel (107 ru-
bai 1932), Asaf Halet Çelebi (276 rubai, as›llar›yla birlikte,
1944), Abdülbaki Gölp›narl› (210 rubai, 1945) taraf›ndan çevri-
lerek yay›mland›. Daha sonra Gölp›narl›, yap›t›n tümünü befl cilt
olarak çevirdi (1950). “Mesnevi”
25.618 beyittir. Nahifi’den (ölümü
1738) sonra Abdülbaki Gölp›nar-
l›’n›n (1942-1946), Veled ‹zbu-
dak’›n (1942-1946) çevirileriyle
yay›mland›. “Mektûbât” (147
mektubu Dr. Feridun Nafiz Uzluk
taraf›ndan, bas›m› 1937, Abdül-
baki Gölp›narl› taraf›ndan, 1959),
“Fihi mâ-fih” (Mevlâna’n›n ko-
nuflmalar›ndan derlenerek dünya
görüflünü, yaflad›¤› dönemi, ta-
1...,454,455,456,457,458,459,460,461,462,463 465,466,467,468,469,470,471,472,473,474,...672
Powered by FlippingBook