M‹LET
469
lara, hayvanlara ve bitkilere birçok bak›mdan faydas› vard›r. Bu
mikroplar organik maddeler üzerinde üreyerek “mayalanma”,
“kokuflma” dedi¤imiz olaylara sebep olurlar. Bu zarars›z (çürük-
çül) mikroplar, topraktaki organik maddeler üzerinde ürerken,
amonyak tuzlar› ortaya ç›kar. Böylece toprak, gübrelenerek, bit-
kiler için besleyici bir ortam haz›rlan›r. Bitkiler için çok gerekli
olan azotu da ancak mikroplar sa¤lar. Üzüm suyunun sirke ve
flarap, sütün yo¤urt olmas›, sebzelerin turflu flekline girmesi
için mayalanma iflini zarars›z mikroplar yapar. Canl›larda birta-
k›m hastal›klara yol açan hastal›k yap›c› (patojen) mikroplar çok
tehlikelidir. Bunlar flöyle s›n›fland›r›l›r: 1. Koklar: a) Streptokok-
lar, b) Mikrokoklar, c) Diplokoklar, ç) Stafilokoklar, d) Tetra-
genler; 2. Basiller; 3. Vibriyonlar. Bunlar›n d›fl›ndaki baz› mik-
roplar bünyeleri bak›m›ndan gösterdikleri özelliklere göre ad-
land›r›l›rlar. D›fl etkilere karfl› çok dayan›kl› olan mikroplara
“spor” denir. fiarbon, tetanos mikroplar› bu mikroplardand›r. Et
suyu, süt, yumurta ak› ve sar›s›, kemiklerden ç›kar›lan “jelatin”,
“jeloz” denilen bir çeflit yosun, kan, serum, mikroplar›n en çok
sevdikleri besinlerdir. Rutubetli ve karanl›k yerleri severler. Ya-
flamalar› için en elveriflli s›cakl›k 30-37ºC’t›r. Elveriflli bir s›cak-
l›k ve rutubet bulurlarsa birkaç mikrop, 24 saat içinde birkaç
milyara yükselir. Baz› mikroplar ancak oksijenle yaflar, baz›lar›
da üremek, yaflamak için havas›z ortam isterler.
M‹KROSKOP,
küçük cisimlerin büyütülmüfl görüntüsünü
veren optik alet. ‹lk mikroskopu Hollandal› gözlükçü Zacharias
Janssen’in yapt›¤› san›lmaktad›r (1590). Antom van Leeuwen-
hoek, küçük ve hemen hemen küresel mercekler kullanarak 17.
yüzy›l sonlar›nda iyi sonuç veren mikroskoplar yapt›ysa da
renksemez mercekli mikroskoplar ancak 1840 ortalar›nda kulla-
n›lmaya baflland›. Mikroskop esas olarak iki mercek sistemin-
den oluflur. Odak uzakl›¤› çok küçük olan objektif, cismin ters,
gerçek ve büyütülmüfl bir görüntüsünü verir. Bu da, büyüteç
görevi yapan bir okülerle daha büyük görünen bir görüntüye
dönüfltürülür. Aletin büyütmesi objektifin ve okülerin büyütme-
lerinin çarp›m›na eflittir. Cisimle objektif aras›na, k›r›lma indisi
havan›nkinden daha büyük bir ortam (genellikle sedir odunu
ya¤›) yerlefltirilerek büyütme art›r›labilir. Optik mikroskoplarla
ulafl›labilecek en küçük ayr›nt› 0,0002-0,0003 mm.dir. Ço¤un-
lukla cisim, içinden geçirdi¤i ›fl›k arac›l›¤›yla incelenir. Ayd›n-
lanma da mikroskopun alt›nda bulunan ve gün ›fl›¤›n› yans›tan
bir aynayla sa¤lan›r. Büyük büyütme gerektiren durumlarda ay-
r›ca bir kondansör mercek sistemi kullan›l›r. Hemen hemen
saydam olan cisimler kolay görülebilmesi için özel yöntemlerle
boyan›r. Ancak bu, ço¤u zaman numuneye zarar verdi¤inden
“faz-kontrast” tekni¤i uygulan›r. Bu teknikte, k›r›n›m olay›ndan
yararlanarak k›r›nan ve k›r›nmayan demetler aras›nda giriflim
meydana getirilip daha kontrast görüntü elde edilir. ‹yi ayd›nla-
t›lm›fl küçük bir saydam cismi incelemek çok zor oldu¤undan
“karanl›k alan ayd›nlatmas›” tekni¤ine baflvurulur. Bunun için
kondansörün ortas›na ›fl›k geçirmeyen bir disk konarak cisim
çevreden ayd›nlat›l›r. Bu ›fl›nlar objektife girmez ve ancak cisim-
den k›r›lan kimi ›fl›nlar objektife girer, sonuçta da karanl›k bir
zeminde görüntü elde edilir. Bunlardan baflka giriflim olay›ndan
yararlanan ve hem saydam hem de saydam olmayan cisimlerin
incelenebildi¤i mikroskoplar, normal objektiften farkl› olarak,
›fl›nlar› yans›tan ve morötesiyle k›z›lötesi aras›ndaki dalga boy-
lar›n› ayn› noktada odaklaflt›rabilen objektifli mikroskoplar, mo-
rötesi ›fl›nla çal›flan (ulafl›lan en küçük ayr›nt› 0,0001 mm.) ve
görüntüyü foto¤raf plakas›nda saptayan mikroskoplar, çok daha
küçük ayr›nt›lara ulaflan ve görüntüyü film ya da floresan bir ek-
rana düflüren x ›fl›nl› mikroskoplar da vard›r.
→
ELEKTRON
M‹KROSKOPU
M‹L,
de¤iflik bölgelerde de¤iflik mesafeleri anlatmakta kullan›-
lan bir uzunluk birimi. Kara mili 1760 yarda (=1609,344 metre),
ABD deniz mili 1,15078 kara mili (=1.852 metre), ‹ngiliz deniz
miliyse 1,1515 kara milidir (=1853,2 metre). Mil ad› Romal›lar-
ca kullan›lan ve bin ad›ma karfl›l›k düflen uzakl›k anlam›ndaki
Lâtince “milia” sözcü¤ünden gelir.
M‹LÂT,
‹sa Peygamber’in do¤du¤u gün. Sözcük olarak do-
¤um zaman› anlam›na gelir. ‹sa’n›n do¤umu, bugün kulland›¤›-
m›z takvimin de bafllang›c› olarak kabul edilmifltir. ‹sa’n›n do¤u-
mundan önceki zamanlar Milât’tan Önce (M.Ö.) ya da ‹sa’dan
Önce (‹.Ö.), ‹sa’n›n do¤umundan sonraki zamanlar Milât’tan
Sonra (M.S.) ya da ‹sa’dan Sonra (‹.S) olarak belirtilir.
M‹LÂT TAKV‹M‹,
bafllang›c› Hristiyan dininin kurucusu
olan ‹sa’n›n do¤umu olan takvim. 1582 y›l›nda Julius takvimi
esas al›narak Papa 13. Gregorius taraf›ndan düzenlenmifltir. Ju-
lius takviminde yaklafl›k 400 y›lda 3 günlük bir hata vard›. Gre-
gorius’un düzenledi¤i takvimde tam olarak 4’e bölünebilen se-
neler 366, tam olarak 4’e bölünemeyen seneler 365 gün kabul
edilerek 3 günlük fazlal›k ortadan kald›r›lm›fl oldu. Bu nedenle
tam olarak 4’e bölünebilen y›llarda fiubat ay› 29, di¤erlerinde 28
çeker. Bu takvim 1 Ocak 1929’da Türkiye Cumhuriyeti taraf›n-
dan da kabul edildi.
M‹LET,
Ayd›n ilinde, Büyük Menderes deltas›nda ‹lk Ça¤ ken-
ti. ‹lk Ça¤’da k›y›da bir kentti; ancak Büyük Menderes’in tafl›d›¤›
birikintiler sonucu bugün kal›nt›lar› deniz k›y›s›ndan 10 km ka-
dar içerdedir. Buraya önce Karlar ad›yla an›lan bir yerli halk›n,
daha sonra Giritlilerin ve ‹yonlar›n yerlefltikleri san›lmaktad›r.
‹yonlar, buraya ‹.Ö. 11. yüzy›lda geldiler. Önce Milet’in güney-
bat›s›ndaki Kalabaktepe’ye yerlefltiler ve buradaki surlar› sa¤-
lamlaflt›rarak akropolise dönüfltürdüler. Deniz ticaretini gelifltir-
diler; ‹.Ö. 680’den sonra, Lidya Devleti’nin iç ticarete engel ol-
mas›ndan dolay› Akdeniz, Marmara ve Karadeniz k›y›lar›nda ko-
loni ve pazaryeri kurdular. Di¤er devletlerin ve sülâlerin sald›r›-
lar›na karfl› uzun süre kendilerini koruyabildiler. ‹.Ö. 513’te
Perslerin Bo¤azlar› ve Trakya’y› egemenlik s›n›rlar› içine almas›
sonucu, Milet’in ekonomik durumu bozuldu. Miletliler, Arista-
goras (Milet tiran›, ‹.Ö. 6. yüzy›l sonu) önderli¤inde Perslere
karfl› ayakland›lar; ancak ‹.Ö. 494’te Lade Adas› önünde yapt›k-
lar› deniz savafl›n› kaybettiler. Bunun üzerine Persler kenti bafl-
tan sona yakt›lar, buran›n halk›n› köle olarak Mezopotamya’ya
sürdüler. Uzun süre Perslerin egemenli¤i alt›nda kalan kent, ‹s-
kender’in seferiyle ‹.Ö. 344’te yeniden infla edildi. ‹.Ö. 133’te
Roma egemenli¤ine girdi; ‹.S. 3. yüzy›lda körfezin dolmas› so-
nucu önemini yitirdi. 13. yüzy›lda Menteflo¤ullar›n›n ve 15. yüz-