okul ansiklopedisi - page 487

NARG‹LE
487
talinin büyük bölümü (%80) sanayide alkid reçineleri üretimin-
de ve boya ile organik maddelerin yap›m›nda kullan›l›r.
NAHÇIVAN,
Azerbaycan’a ba¤l› özerk cumhuriyet.
Yüzölçümü 5.500 km
2
, nüfusu yaklafl›k 320.000’dir. Yönetim
merkezi Nahç›van’d›r. I¤d›r ilinde Türkiye’yle k›sa bir s›n›r› (11
km.) olan Nahç›van’›n kuzeyinde ve do¤usunda Ermenistan, gü-
neyinde ve bat›s›nda ‹ran yer al›r. Do¤udaki Ermenistan toprak-
lar› bir koridor oluflturarak Nahç›van’› Azerbaycan’dan ay›r›r. Ül-
kenin sular›n› toplayan Aras Nehri, Nahç›van-‹ran s›n›r›n› da
oluflturur. Cumhuriyet topraklar›n›n yüksekli¤i, Zangezur s›ra-
da¤lar›ndaki Kap›c›k’ta 3.904 metreye eriflir. Az ya¤›fl alan bat›
ve güneybat› kesimleri bozk›rlarla kapl›d›r. Ekonomisi tar›ma
dayan›r; hayvanc›l›k (özellikle koyun) ekonomide önemli yer tu-
tar. Sanayisi madencilik, ipekli dokumac›l›k, pamuk ve g›da ifl-
lemecili¤iyle s›n›rl›d›r. Nahç›van’›n tarihi ‹.Ö. 1500’lere kadar
uzan›r. Arap, Selçuklu ve ‹ran yönetiminde kalan bölge, 1828’de
Ruslar›n eline geçti. 1918’de ba¤›ms›zl›¤›n› ilân eden Azerbay-
can’›n bir parças› oldu. 1921’de imzalanan Kars Antlaflmas›’yla
Azerbaycan’a ba¤l› özerk cumhuriyet hâline getirildi. 1991’de
Haydar Aliyev, Nahç›van meclis baflkanl›¤›na seçildi ve bu gö-
revini 1993’te Azerbaycan devlet baflkan› oluncaya dek sürdür-
dü. Aliyev gibi bir Nahç›vanl› olan Ebülfez Elçibey, iktidar› yitir-
dikten sonra Nahç›van’›n Ordubad kasabas›na yerleflti. Nahç›-
van’›n Türkiye’yle olan ve Aras Nehri’nin oluflturdu¤u s›n›r›nda
1992’de bir köprü (Hasret Köprüsü) infla edildi ve bir s›n›r ka-
p›s› aç›ld›.
NAKARAT
ya da
KAVUfiTAK,
flark› ve türkülerde her
bentten ya da haneden sonra yinelenen m›sra ya da m›sralar.
Halk fliirinde bunlara kavufltak denir.
NAKKAfi,
Osmanl› toplumunda kitaplara boyal› resim ya-
pan; ipek, ibriflim, renkli tire ve yünle elifli iflleyen ve binalarda
ya¤l›boya ya da suluboya iflleri yapan sanatkâr. Kitaplara mine-
kâri resimler yapmak eski Yunanl›lar ve Romal›larca bilinmek-
teyse de en yayg›n oldu¤u devir Orta Ça¤’d›r. Nakkafll›k, Do-
¤u’da ‹ranl›lar taraf›ndan ilerletilmifl ve usta Acem sanatkârlar›
taraf›ndan pek çok nak›fll› kitap meydana getirilmifltir. ‹ran nak-
kafllar›ndan fiahkulu Nakkafl, Kanunî Sultan Süleyman zama-
n›nda ‹stanbul’a gelerek Saray› Amire’de bir nakkaflhane (nak›fl-
hane) vücuda getirmifltir. Resim yapan nakkafllar 17. yüzy›lda
‹stanbul’da dört dükkânda 40 nakkaflla bir lonca fleklinde top-
lanm›fllard›r. Bu loncan›n ad› “Esnaf› Nakkaflân› Musavveran”
idi. Nakkafl Osman, Nakkafl Veli Can, Nakkafl Hasan, Nakkafl
Reis Haydar, Ahmet Nakfli, ünlü nak›fl ustalar›d›r.
NAKfi‹BENDÎL‹K,
Bahaettin Nakflibent’in (1318-1389 Bu-
hara) kurdu¤u tarikat. Temel ilkelerini Yesevîlik’ten ve daha çok
Hacegânilik’ten alan, fleriata ve Sünnî inançlara s›ms›k› ba¤l›
olan Nakflibendîlik, bir yandan Sünnî ülkelerde büyük ilgi gör-
müfl, öbür yandan da Türkistan’›n Sünnîleflmesinde etkili ol-
mufltur. Tarikatlar›n büyük bir ço¤unlu¤u fiiî e¤ilimli ve Ali yan-
l›s› oldu¤u hâlde, Nakflibendîlik, Ebubekir’i pir tan›r. Bu yönüy-
le fiiîlik’ten uzak kalarak Sünnî hükümdarlar›n deste¤ini sa¤la-
m›fl, din adamlar› aras›nda da ilgi görmüfltür. Tarikat›n en belir-
gin niteli¤i, gizli zikirdir. Tarikata giren kifli, fleyhinden ald›¤›
zikri (Tanr› ad›n› anma biçimi) içinden ya da diliyle sürekli tek-
rarlar. Zikir s›ras›nda alçakgönüllülükle Tanr›’ya yönelir ve gön-
lünü Tanr›’dan baflka her fleye kapar. Bu tarikat› benimseyen ki-
fli, topluluk içinde bile Tanr›’dan baflka bir fley düflünmemeli,
her günün akflam›nda, o günkü eylemlerini ölçüp biçerek de-
¤erlendirmelidir. ‹slâm ülkelerinin birço¤una yay›lm›fl olan tari-
kat, yöresel kollara ayr›larak de¤iflik biçimler alm›flt›r. Tekkele-
rinde topluca yapt›klar› ayinler, öbür tarikatlardan oldukça fark-
l›d›r. Zikirleri tekrarlama say›s›n›n, saptanan say›dan az ya da
çok olmamas› büyük önem tafl›r.
NALIN,
genellikle hamam ve ›slak yerlerde giyilen, aya¤a me-
flin ya da lastik bir bantla geçirilen dört-befl parmak yüksekli-
¤inde bir tür tahta ayakkab›. De¤erli nal›nlar flimflir ya da aba-
noz a¤ac›ndan yap›l›r, sedef ve mercan kakmalar, gümüfl iflle-
meler, oyma ve kabartmalarla süslenirdi. Eski Osmanl› yafla-
m›nda oldu¤u gibi Osmanl› sanat›nda da nal›n önemli bir yer
tutar. Kimi nal›nlar›n üstüne beyitler yaz›ld›¤› bile olurdu.
NAMIK KEMAL
(1840 Tekirda¤-1888 Sak›z), flair, yazar.
Çocuklu¤u, büyükbabas› Abdüllatif Pafla’n›n yan›nda, Anado-
lu’nun çeflitli kentlerinde özel ö¤renim görerek geçti. Tercüme
Kalemi’ne kat›larak (1863) önemin ayd›nlar›yla tan›flma f›rsat›
buldu. ‹lk yaz›lar› Tasvir-i Efkâr gazetesinde yay›mland›. fiina-
si’nin Paris’e gitmesi üzerine gazetenin yönetimini üzerine ald›
(1865). Yaz›lar›nda Yeni Osmanl›lar Cemiyeti’nin amaçlad›¤›
meflrutiyet ilkelerini iflledi¤inden cemiyet üyelerinin sürgüne
gönderilmeleri üzerine Ziya Pafla ile birlikte Avrupa’ya kaçt›.
Londra’da Hürriyet (1868), ‹stanbul’a dönmelerine izin verilince
‹bret (1870) gazetelerini ç›kard›. Bir süre Gelibolu mutasarr›fl›¤›
verilerek uzaklaflt›r›ld›. ‹stanbul’a dönünce “Vatan yahut Silist-
re” oyununun Gedikpafla Tiyatrosu’nda oynan›fl›nda yaratt›¤›
coflku hazmedilemeyerek K›br›s’a sürüldü (9 Nisan 1873). 38 ay
adadaki Magosa zindan›nda kald›. I. Meflrutiyet’in ilân edilmesi
üzerine ‹stanbul’a döndü. II. Abdülhamit döneminde Midilli
(1877) -önce sürgün sonra mutasarr›f-, Rodos (1884) ve Sak›z
(1887) adalar›na gönderildi. Bat› düflün ve sanat ak›mlar›n› izle-
yerek türlerinde yenilikçi at›l›mlar yapt›. fiiirlerinde divan edebi-
yat› kurallar›na karfl› ç›kt›. Makalelerinde Osmanl› devlet düze-
nini elefltirdi, yabanc› devletlere borçlanma politikas›n› fliddetle
yerdi. fiiire nazirelerle bafllad›¤› ilk y›llarda Leskofçal› Galip’in
etkisinde kald›. fiiirleri dil ve kurulufl yönlerinden eski fliir be-
¤enisinden kurtulamamas›na karfl›l›k çeflitli biçim, anlat›m ve
içerik yenilikleri gösterir. Romantizm ak›m›n›n etkisinde görü-
len romanlar› da, fliir ve tiyatrolar›nda oldu¤u gibi, toplumu dü-
zeltme ve e¤itme amac› tafl›r.
NARA BURNU,
Çanakkale Bo¤az›’n›n Anadolu yakas›nda,
Çanakkale’nin 7 km. kadar kuzeyinde burun. Çanakkale Savafl›
esnas›nda Frans›zlar›n Sapaire denizalt›s› Türk topçular› taraf›n-
dan bu burunda bat›r›ld›.
NARG‹LE,
tömbeki ad› verilen bir tütünün yak›l›p duman›n›n
marpuç yard›m›yla sudan geçirilerek içilmesine yarayan alet.
Bir nargile lüle, gövde, marpuç ve imame k›s›mlar›n›n birleflme-
1...,477,478,479,480,481,482,483,484,485,486 488,489,490,491,492,493,494,495,496,497,...672
Powered by FlippingBook