okul ansiklopedisi - page 498

NURUOSMAN‹YE CAM‹‹
498
Hint-Avrupa dillerini, Sam’›n soyundan da Sami dilleri konu-
flanlar türedi. Tufan’›n k›rk›nc› günü Nuh, karan›n görünüp gö-
rünmedi¤ini yoklamak için bir karga sald›. Karga, bir lefl bulun-
ca Nuh’u unuttu. Nuh bu kez bir güvercin sald›. Güvercin, gaga-
s›nda bir zeytin dal›yla döndü. Ancak ayaklar› tufan suyuna bat-
t›¤› için k›pk›rm›z› kald›. Gemi, muharrem ay›n›n k›rk›nc› günü
Cudi Da¤›’na oturdu. Gemiden ç›kanlar o gün oruç tuttular ve
ambar kal›nt›lar›n› süpürerek aflure piflirdiler. 10 muharremde
oruç tutmak ve aflure piflirmek gelene¤i buradan kaynaklan›r.
Nuh, çeflitli kaynaklara göre 950 y›l yaflam›flt›r.
NURUOSMAN‹YE CAM‹‹,
‹stanbul’un büyük camilerin-
den biri. Ca¤alo¤lu’ndan Kapal›çarfl›’ya giden yol üzerindedir.
Caminin yap›m›na I. Mahmut zaman›nda baflland› (1748), III.
Osman zaman›nda bitirildi (1755). Mimar› Mustafa A¤a ve yar-
d›mc›s› Simon Kalfa’d›r. Biri Ca¤alo¤lu, biri Kapal›çarfl› yönün-
de iki kap›l› bir avlu içinde medrese, kütüphane, imaret, sebil,
dükkân ve han gibi yap›lardan oluflan bir külliyeyle donat›lm›fl-
t›r. Caminin dokuz kubbesi, ikifler flerefeli iki minaresi vard›r.
Büyüklü¤ü, geniflli¤i, pencere ve merdivenlerinin çoklu¤u ve
temelinin sa¤laml›¤› önemli özelliklerindendir. 18. yüzy›l barok
mimarîsinin tipik bir örne¤idir.
NUTUK,
söz, konuflma; söyleme yetisi. Edebiyat terimi ola-
rak topluluk önünde yap›lan konuflmalar için kullan›lm›flt›r. Ay-
r›ca tarikatlarda fleyhin müritlerine yol göstermek için söyledi¤i
fliirlere nutuk denilmifltir. Bu fliirlerin nefesten ayr›m› yaln›z
okunmak için söylenmifl olmalar›d›r. Mensur olarak yaz›lm›fl bu
tür nutuklar da vard›r.
NUTUK,
Atatürk’ün, Kurtulufl Savafl›’n›, Cumhuriyet’in ilân›n›
ve devrimlerinin uygulanmas›n› içeren yap›t›. 15-20 Ekim
1927’de CHP’nin 2. Kurultay›’nda Atatürk taraf›ndan 36 saat 33
dakikada okunmufltur. Nutuk, Türk askeri ve politik tarihinin en
önemli belgelerindendir; ayn› zamanda da coflkun bir edebi üs-
lubu vard›r. 1927’de 2 cilt hâlinde yay›mlanan yap›t, birçok ye-
ni bas›m yapm›fl ve çeflitli kurulufllarca günümüz Türkçesine
göre düzenlenerek de yay›mlanm›flt›r. Son y›llarda 3 cilt hâlin-
de toplanm›flt›r; ayr›ca birçok yabanc› dile de çevrilmifltir. Yap›t,
Atatürk’ün 19 May›s 1919’da Samsun’a ayak bast›¤› zaman Os-
manl› Devleti’nin içinde bulundu¤u durumun sergilenmesiyle
bafllar. Daha sonra Kurtulufl Savafl›’n›n de¤iflik evreleri ve kar-
fl›lafl›lan güçlükler; savafl›n kazan›lmas› ve cumhuriyetin ilân›;
yeni bir devletin kuruluflundaki güçlükler ve devrimler gibi ko-
nular› kapsayan bölümleriyle devam eden Nutuk’un sonunda da
Atatürk’ün ünlü “Gençli¤e Hitap”› yer al›r.
NÜKLEER ENERJ‹,
nükleer füzyon ya da fisyon s›ras›nda
a盤a ç›kan enerji. Einstein’›n ünlü denklemiyle belirtildi¤i üzere,
nükleer tepkimeler s›ras›nda meydana gelen çok küçük kütle kay-
b› bile muazzam bir enerji a盤a ç›karabilmektedir. Nükleer ener-
ji, ancak atom çekirdeklerinin etkileflimiyle (iki hafif çekirde¤in
birlefltirilip daha a¤›r bir çekirde¤e ya da a¤›r bir çekirde¤in daha
hafif iki çekirde¤e dönüfltürülmesiyle) elde edilebildi¤inden buna
“atom enerjisi” de denmektedir. Nükleer reaktörler ya da nükleer
silâhlar, nükleer enerjinin a盤a ç›kar›lmas›na dayan›r. Deneysel
olarak gerçeklefltirilen (Rutherford, 1919), ilk nükleer tepkimeler
füzyon tepkimeleri olmakla birlikte, nükleer enerji ilk kez fisyon
tepkimesiyle elde edilmifl (ilk kontrollü zincirleme tepkime
1942’de Chicago’da gerçeklefltirilmifltir) ve ilkin silâh olarak
(atom bombas›) kullan›lm›flt›r. Daha sonra nükleer enerjiden ba-
r›flç›l amaçlarla da yararlan›lmaya bafllanm›flt›r.
NÜKLEER REAKTÖR,
içinde kontrollü bir zincirleme
tepkime bafllat›l›p sürdürülebilecek biçimde düzenlenmifl ayg›t.
Reaktörde nötronlar, gamma ›fl›nlar›, radyoaktif fisyon ürünleri
ve ›s› meydana gelir ve genellikle bunlardan yaln›zca biri kulla-
n›l›r. Nötronlar nükleer araflt›rma amac›yla ya da yararl› radyo-
izotoplar›n elde edilmesinde, gamma ›fl›nlar› insana zarar ver-
mekle birlikte, de¤iflik alanlarda ›fl›nlama amac›yla kullan›labi-
lirler. Is›dan ise bir dizi yüksek ›s› gerektiren ifllemde yararlan›-
labilir ya da bir ak›flkan› ›s›tarak, örne¤in suyu buharlaflt›r›p bu-
nunla buhar türbinlerinin çal›flt›r›lmas› yoluyla elektrik enerjisi
üretilebilir. Ticarî reaktörlerin ço¤u bu amaçla yap›l›r. Nükleer
reaktörle çal›flan gemi ve denizalt›lar, hatta yapay uydular da
vard›r. Elektrik üreten bir reaktörde, yak›t olarak genellikle uran-
yum kullan›l›r. Tepkime sonucunda ç›kan ›s›, a¤›rsu ya da s›v›
sodyum taraf›ndan al›n›r ve bu da türbini çal›flt›ran suyu buhar-
laflt›rmaya yarar. Canl›lar› radyasyondan korumak için reaktör,
beton bloklar vb. ile çevrelenir.
NÜKLEER SANTRAL,
içinde nükleer tepkimeler yap›lan
santral ve böyle santrallarda a盤a ç›kar›lan nükleer enerjiyi
elektrik enerjisine dönüfltüren enerji üretim merkezi.
NÜKLEER S‹LÂHLAR,
nükleer fisyon ya da füzyon s›ra-
s›nda a盤a ç›kan ›s› ve radyasyonun öldürücü ya da y›k›c› etki-
sine dayanan silâhlar. ‹lk nükleer silâh ABD taraf›ndan Hirofli-
ma (6 A¤ustos 1945) ve Nagazaki’ye (9 A¤ustos 1945) at›lan
“atom bombas›”d›r. Fermi’nin nükleer fisyonu keflfetmesi üzeri-
ne 1939’da ABD’de nükleer silâhlar konusunda giriflimlerde bu-
lunuldu. ABD, II. Dünya Savafl›’na girince, bu konuda Alman-
ya’n›n önüne geçmek için atom bombas›yla sonuçlanan “Man-
hattan Projesi” bafllat›ld› (1942). Bu proje için çeflitli üniversi-
telerden de¤iflik bilim adamlar› grubu çal›flt›. Fermi’nin yöneti-
mindeki ekip Aral›k 1942’de kendi kendine yürüyen ilk zincirle-
me tepkimeyi gerçeklefltirdi. Deneme niteli¤indeki ilk atom
bombas› 16 Temmuz 1945’te New Mexico eyaletinin güneyin-
deki Alamogordo kasabas› yak›n›nda patlat›ld›. Atom bombas›,
fisyona u¤rayabilen ve her birinin kütlesi kritik kütlenin alt›nda
olan iki madde parças›ndan oluflur. Bomba atefllendi¤inde bu
ikisi bir araya gelerek kritik kütlenin üzerinde bir kütle meyda-
na getirirler. Bu kütlede bafllayacak tek bir fisyon tepkimesi, de-
netimsiz bir zincirleme tepkimeye yol açar. At›lan ilk atom bom-
bas› birkaç kilogram uranyum-235’ten ibaretti.
NÜKLEER TEPK‹ME,
bir atom çekirde¤i ile onu bom-
bard›man eden bir parçac›k ya da foton aras›nda meydana ge-
len ve yeni bir çekirdek ve muhtemelen bir ya da birden çok
parçac›¤›n sal›nmas›yla sonuçlanan tepkime.
NÜKTE,
sözün anlam›ndaki incelik; ince anlaml›, gülümsetici
söz. Nüktedan ise “nükteci, zarif kimse” demektir. Akla dayanan,
zekâ ürünü olan nükte, mizah edebiyat›n›n temel ögelerindendir.
1...,488,489,490,491,492,493,494,495,496,497 499,500,501,502,503,504,505,506,507,508,...672
Powered by FlippingBook