SERAP
576
nekli ve gözeneksiz olmak üzere ikiye ayr›l›r. Gözenekli seramik-
le çanak-çömlek gibi eflyalar yap›l›r. S›v›lar›, ya¤lar› geçirmeme-
si için, kurflunlu s›rla kaplan›r. Gözeneksiz seramik, çinilerle
porselen eflya yap›m›nda kullan›l›r. Çiniler, ikinci bir piflirmeyle,
porselen eflyalar ise piflirildikten sonra s›rlan›r.
SERAP,
›fl›¤›n farkl› yo¤unluktaki hava tabakalar›ndan geçer-
ken u¤rad›¤› k›r›lmaya ba¤l› optik yan›lsama (göz yan›lmas›); ›l-
g›m. Serap de¤iflik biçimlerde meydana gelebilir. Atmosferin
›fl›k ›fl›nlar›n› ayn› düzen içinde k›rmay›fl›na ba¤l› olarak genellik-
le ufuk yak›n›nda görülür. En yayg›n›, çölde insanlar› yan›ltan su
serab›d›r. Bu tür serap, üstteki hava tabakas›ndan daha s›cak
olan toprak üzerinde oluflur. Ifl›k, yere yak›n olan görece s›cak
hava içinde, üstteki so¤ukça hava tabakas›ndakinden daha h›zl›
hareket eder ve ›fl›¤›n yukar› do¤ru bükülmesi gibi bir etki do¤ar.
Gökten gelen ›fl›k, ufkun alt›ndan geliyormufl gibi gözükerek bir
göl ya da batakl›k varm›fl hissini uyand›r›r. Karayollar›nda da s›k-
ça görülen bu tür seraplar, üzerindeki havadan daha s›cak olan
su yüzeylerinde de meydana gelir. Daha seyrek görülmekle bir-
likte, so¤uk su üzerindeki havan›n, yukar›lara oranla afla¤›da da-
ha yo¤un olmas›ndan ötürü uzaktaki cisimlerden gelen ›fl›k ›fl›n-
lar›n›n afla¤› do¤ru k›r›lmas›ndan kaynaklanan seraplar da vard›r.
Bu durumda, örne¤in normal olarak ufuk düzleminde bulunma-
y›p görüfl alan› d›fl›nda kalan bir gemi, havada ters dönmüfl bi-
çimde as›l› duruyormufl gibi bile gözükebilir. Çok daha seyrek
olarak görülen bir baflka serap da, yukar›daki iki tür k›r›lma ara-
s›ndaki bir geçifl olay› sonucunda meydana gelen serap çeflidi-
dir. Bu durumda ufuk çift, yak›n›ndaki nesneler de gö¤e do¤ru
oynak, garip ve hareketli sütunlar biçiminde yükselmifl gibi,
âdeta bir flatonun bulan›k görüntüsü olarak gözükür.
SERASKER,
Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda sadrazam›n d›fl›n-
daki vezirlerden orduya komuta edene verilen ad. Yeniçeri Oca-
¤› kald›r›ld›ktan (1826) sonra kurulan Asakiri Mansurei Mu-
hammediye ordusunun komutan›na da serasker denirdi. 1845’e
kadar, ek görev olarak, ‹stanbul’un zab›ta ifllerinden ve yang›n-
lara karfl› gerekli önlemleri almaktan da sorumluydular. II. Mefl-
rutiyet’ten sonra seraskerlere harbiye naz›r› ad› verildi.
SERBEST CUMHUR‹YET FIRKASI,
12 A¤ustos
1930’da ‹stanbul’da kurulan siyasî parti. Kurucular› ve ilk yöne-
tim kurulu üyeleri Ali Fethi (Okyar, baflkan), Nuri (Conker, ge-
nel sekreter), Senih, Nakiyettin, Tahsin, Haydar, Ahmet (A¤ao¤-
lu), ‹brahim, Galip, Refik ‹smail, Mehmet Emin (Yurdakul), Sü-
reyya (‹lmen) beylerdi. Kurucular›n tümü milletvekiliydiler. O
dönemde Türkiye’nin tek siyasî partisi olan Cumhuriyet Halk
F›rkas›, meclis içinde ve d›fl›nda birtak›m elefltirilere hedef ol-
maya bafllam›flt›. Bu elefltiriler özellikle liberal görüflte olanlar-
dan geliyor ve partinin devletçilik politikas›na karfl› ç›k›l›yordu.
Atatürk, elefltirilerin TBMM’de aç›kça tart›fl›lmas›na olanak sa¤-
lamak amac›yla, o s›rada Türkiye’nin Paris büyükelçisi olan, es-
ki baflbakanlardan Fethi Bey’i yeni bir parti kurmakla görevlen-
dirdi. Serbest Cumhuriyet F›rkas›’n›n kuruluflu kamuoyunda
umulan›n üstünde bir ilgi uyand›rd›. Baz› gazeteler de yeni par-
tiyi desteklediler. Partinin çal›flmaya bafllamas›ndan k›sa bir sü-
re sonra Fethi Bey’in ‹zmir’e yapt›¤› gezi büyük olaylara yol aç-
t›. Atatürk devrimlerine karfl› ç›kanlar Serbest Cumhuriyet F›rka-
s›’ndan yararlanmaya bafllad›lar. Beklenmeyen bu geliflmeler,
çokpartili siyasî hayata geçiflte ilk deneme olan bu partinin öm-
rünü k›saltt›. Atatürk’ün de karfl› ç›kmas› üzerine Fethi Bey, mec-
liste yapt›¤› bir konuflmayla partinin kapat›ld›¤›n› bildirdi (17
Kas›m 1930).
SERBEST DÜfiME,
bir çekim alan›nda afla¤› do¤ru mey-
dana gelen hareket. Serbest düflmede, kald›rma kuvveti ya da
viskoz kuvvetler uygulayarak hareketi yavafllatacak bir ortam›n
bulun2 formülüyle hesaplan›r.
SERBEST NAZIM,
ölçü, uyak, naz›m biçimi gibi ba¤lar-
dan ayr›lm›fl fliir. Nazm›n belli kurallara ba¤l› oldu¤u düflünü-
lürse serbest fliir kavram›n› ye¤lemek gerekmektedir. ‹lk serbest
fliir örneklerinin verildi¤i 1930’larda eski al›flkanl›klara ba¤l› ka-
l›narak serbest naz›m terimi kullan›lm›flsa da yeni fliir anlay›fl›-
n›n yerleflmesiyle naz›m terimi bile kullan›lmaz olmufltur. Ser-
best naz›m, vezinsiz naz›md›r. Dizelerdeki hecelerin ne say›lar›,
ne de uzunluk ve k›sal›klar› belli bir düzene ya da belli bir kal›-
ba göre s›ralanmaz. Bu nedenle dizelerin uzunluklar› flaire ba¤-
l›d›r. fiair e¤er isterse uyak (kafiye) kullanabilir isterse kullan-
maz. Ayr›ca fliirini birtak›m bentlere ay›rmak ya da ay›rmamak
da flairin iste¤ine ba¤l›d›r. Serbest nazm›n ay›r›c› özelli¤i vezin-
sizliktir. Nitekim vezinli ama uyaks›z ve bentlere ayr›lmam›fl na-
z›m olabilirse de vezinli serbest naz›m yaz›lamaz. Bu nedenle
serbest naz›mda vezinden ve kafiyeden gelen d›fl ahenk yerine
sözcüklerin bir araya getirilmesiyle sa¤lanan iç ahenkten yarar-
lan›l›r. Serbest naz›m 19. yüzy›l›n sonlar›nda romantiklerle bafl-
lam›fl, 20. yüzy›lda yayg›nl›k kazanm›flt›r.
SERDAR,
Osmanl› Devleti’nde baflkomutan, baflbu¤. Padi-
flahlar›n kat›lmad›¤› savafllarda baflkomutanl›k yapan sadrazam-
lara da bu unvan verilirdi. Serdar olarak görevlendirilen kimse-
ye serdarl›k ferman› verilir; özendirmek için de padiflah taraf›n-
dan kürk giydirilir, sorguç, k›l›ç, hançer arma¤an edilirdi.
SERENAT,
bir kimse ad›na çal›nan ya da söylenen lirik flar-
k›. Sözcü¤ün anlam› “Gece Müzi¤i”dir. Eskiden Avrupa’n›n bir-
çok kentinde, özellikle Venedik’te, mandolin çalarak ya da do¤-
rudan flark› söyleyerek yap›lan serenatlar çok revaçtayd›. Klasik
Bat› müzi¤i bestecileri bu türü gelifltirmifllerdir. Bunlardan en
ünlüleri Mozark (“Don Giovanni” operas›ndan “Deh! Vieni alla
Finestra”) ve Haydn’›n serenatlar›d›r.
SERF,
üzerinde çal›flt›¤› toprak parças›na ba¤l›, senyörüne
karfl› angaryayla ve ürününün bir bölümünü (ya da zamanla pa-
ra) vermekle yükümlü Orta Ça¤ köylüsü, toprak kölesi.
SER‹ BA⁄LAMA,
hepsinden ayn› ak›m geçecek biçimde
art arda düzenlenmifl devre elemanlar›.
SER‹GRAF‹,
ipek
üzerine geçirilen flablon arac›l›¤›yla gerçeklefltirilen bas›m tekni-
¤i. Bir çerçeveye gerili ipek üzerine foto¤raf yöntemiyle, bas›l-
mas› istenen yaz› ya da resim geçirilir. Çerçeve, bas›lacak zemi-
ne oturtulup üzerine mürekkep konur ve plastik fleritli bir tarakla
yay›l›r. ‹pe¤in resim d›fl›nda kalan gözenekleri kapal› oldu¤un-
dan buralardan mürekkep geçmez. Resim ipek üzerine do¤rudan