TEVH‹D‹ TEDR‹SAT KANUNU
622
m› içinde birleflen sanatç›larla uz-
laflamayarak Afliyan’a çekildi. II.
Meflrutiyet ilân edildikten sonra
Hüseyin Cahit ve Hüseyin Kâz›m
ile birlikte Tanin gazetesini ç›kard›.
Ne var ki iktidara geçen ‹ttihat ve
Terakki F›rkas›’n›n ülkenin yar› sö-
mürge durumuna gelmesine yol
açan d›fla ba¤›ml› ekonomik iliflki-
lere girdi¤ini ve bürokratlarla pa-
flalar›n yabanc› sermayenin koru-
yucu kanatlar› alt›nda “han-› ya¤-
ma”dan paylar›n› ald›klar›n› gördükçe umutsuzlu¤a düfltü, poli-
tik çal›flmalar›n› sürdürmedi. Bir süre Galatasaray Lisesi mü-
dürlü¤ünde bulundu. E¤itim alan›ndaki giriflimlerinin de tepkiy-
le karfl›lanmas› üzerine Robert Kolej’deki ö¤retmenli¤ine dön-
dü. Yaflam›n›n sonuna kadar bu görevde kald›. “Bugün mesela
Veli day›lar için, münhas›ran onlar›n anlayaca¤› gibi bir yaz› di-
li tasavvur edemiyorum...” diyerek öteki Servetifünuncular›n be-
¤enisinden ayr›lmayan görüfller ileri sürer. Dildeki bu kuflkucu-
lu¤una karfl›n, divan edebiyat›n›n, sözcüklerin dilbilgisi içinde-
ki yerine göre koflullad›¤› uyak anlay›fl› yerine, kula¤a ba¤l›
uyak, (daha sonra) konuflma dilinden yararlanma gereksinmesi
duyar; bütün güzelli¤i ararken “serbest naz›m”a do¤ru sürekli
bir aç›lma gösterir. De¤iflik “naz›m biçimleri” deneyerek bu at›-
l›mlar›, dörtlü, beflli kurulufllarda uyguland›¤› gibi, ikili üçlü ku-
rulufllarda göstermekten çekinmez. Dünya görüflüyse, ezilen ta-
bakalar›n insanlar›na ac›ma biçiminde bafllar, yaflad›¤› dönem-
deki egemen s›n›f bask›lar›n›n artmas›yla birtak›m sorulara dö-
nüflür. Bu sorulara karfl›l›klar arad›kça, yaflad›¤› dönemi s›n›rla-
yan kültür koflullar›n› aflarak, Ahmet Hamdi Tanp›nar’›n dedi¤i
gibi “geçmifli oldu¤u gibi, iyi, kötü atmak ve yeni bir hayata
bafllamak” zorunlulu¤unu duyar. Bu aflamadan sonra, art›k Os-
manl› kültür koflullar›n›n de¤il, ça¤›n adam› olmak ister. Özgür-
lük düflünüflünü somutlamaya bafllay›nca ekonomik hak ve öz-
gürlüklerinden yoksun b›rak›lan kitlelere tan›nan siyasî özgür-
lüklerin bir anlam› olmad›¤›n› görür ve gösterir.
TEVH‹D‹ TEDR‹SAT KANUNU,
Cumhuriyetin ilân›n-
dan sonra Türkiye’de e¤itim sistemini yeniden düzenleyen yasa.
3 Mart 1924’te ç›kar›ld›; daha önce fieriye ve Evkaf Vekâleti’ne
ba¤l› olan e¤itim kurumlar› bu yasayla Maarif Vekâleti’ne (Millî
E¤itim Bakanl›¤›) ba¤land›. Tevhidi Tedrisat Kanunu, 1961 ve
1982 anayasalar›na al›narak korunmufltur.
TEVRAT,
Musa Peygamber’e indi¤ine inan›lan kitap. ‹brani-
lerin dinî kitaplar›, Ahdiatik ad› alt›nda toplanan birçok kitaptan
oluflur. 17. yüzy›ldan beri Tevrat üzerinde yap›lan incelemeler,
bu kitaplarda Musa devrine ait baz› eski parçalar bulunmakla
birlikte, tümünün Musa’dan sonra düzenlenmifl, çeflitli kalem-
lerden ç›km›fl oldu¤unu ortaya koymufltur.
TEVR‹YE,
iki anlaml› bir sözcü¤ü her iki anlam›yla birlikte
kullanma sanat›. “‹lham”›n en yayg›n biçimidir. As›l amaç ilk ak-
la gelen anlam›n yan› s›ra uzak anlam› da ça¤r›flt›rmakt›r.
TEYP,
plastik bir bant üzerine sürülmüfl ferromanyetik bir
maddenin sabit m›knat›s özelli¤inden yararlan›larak sesleri kay-
detmeye ve tekrar dinlemeye yarayan ayg›t. ‹lk kez 1899’da Da-
nimarkal› Poulsen taraf›ndan gelifltirilen teyplerde okuma, silme
ve kay›t kafalar› bulunur. Kay›t s›ras›nda, önce silme kafas›n›n
önünden geçen plastik bant üzerindeki bütün iflaretler silme ka-
fas›ndan ç›kan yüksek frekansl› bir ak›mla silinir. Kay›t kafas›n-
daysa kaydedilecek seslere ait modülasyonlu ak›m üretilir ve bu
ak›mlar›n de¤iflimine göre bant üzerinde yer alan demir oksit,
krom oksit gibi ferromanyetik özellikleri olan maddede de¤iflik-
likler olur. Okuma kafas› önünden geçen bant üzerindeki iflaret-
ler ayn› modülasyonda elektrik ak›mlar› do¤urarak seslerin üre-
mesi sa¤lan›r. Manyetik fleridin kafalar önünden geçifl h›z›, kay-
dedilen seslerin frekans duyarl›l›¤›na etki eder. Saniyede 76
mm.lik geçifl h›z›yla, frekans› 20.000 Hz’e kadar olan bütün ifli-
tilebilir sesleri büyük duyarl›l›kla kaydetmek mümkündür.
TEZAT,
bir nesnenin, bir varl›¤›n karfl›t yanlar›n› belirtme ya
da birbirine karfl›t iki nesne, iki varl›k, iki kavram aras›nda ilifl-
ki kurma sanat›, karfl›tl›k. Cahit S›tk› Taranc›’n›n “Neden böyle
düflman görünürsünüz/Y›llar y›l› dost bildi¤im aynalar” dizele-
rinde düflman-dost sözcüklerinin kullan›l›fl› buna örnektir.
THALES
(‹.Ö. 625 Milet-547,
?), Yunanl› filozof ve matematikçi.
‹yonyal› filozoflar›n ilkidir. Astro-
nomi ve matematikle u¤raflt›.
Kendi ad›yla an›lan teoremleri
vard›r. ‹.Ö. 585’teki Günefl tutul-
mas›n› önceden haber verdi. Ya-
flam› ve felsefesi hakk›ndaki bilgi,
Aristoteles’in Sokrates öncesi fi-
lozoflarla ilgili yap›t›nda yer al›r.
Do¤a felsefesinin kurucusu olan
Thales, suyu her fleyin bafl› sayard›. Onun felsefesine göre ev-
renin özü suydu, her fley sudan do¤ar ve yine suya döner; düz
bir tepsi gibi olan yeryüzü de sonsuz okyanusta yüzerdi. Thales
kendi do¤a görüflünü deneylerle ve bu deneylerin sonuçlar›n›
da düflünceyle gelifltirdi. Thales ilk önce gökyüzündeki ve yer-
yüzündeki olaylarla ilgilendi; ancak yine de do¤ay› suyla aç›kla-
d›. Suyu ilk neden olarak göstermesinin, deniz k›y›s›nda do¤up
büyümesinden ileri geldi¤i san›l›r. Ayr›ca M›s›r’a gitmifl, orada
Nil Irma¤›’n› görmüfltü. Bu gözlemlerinden, suyun hem yap›c›,
hem de y›k›c› gücünün var oldu¤u; denizin sonsuzlu¤u ve tü-
kenmezli¤i sonucunu ç›kard›. Bunlara da öncülük eden “her fle-
yin bir ilk nedeni oluflu” düflüncesiydi. Thales’in felsefesinde
her fley canl›yd›; canl› ve cans›z ayr›m› yoktu. Bu ayr›m Tha-
les’ten sonraki do¤a felsefecilerinde ortaya ç›kt›.
TIP,
hastal›klar› ve sakatl›klar› iyilefltirmek, hafifletmek ya da
önlemek için baflvurulan bilimsel ve teknik çal›flmalar›n tümü,
hekimlik.
TIPKIBASIM,
bir yaz›, desen ya da resmin foto¤raf› al›n›p
kal›b› ç›kar›larak yap›lan ayn› bas›m›, faksimile. Lâtince t›pk›s›n›
ve ayn›n› yapma anlam›na gelen “facsimili” sözcü¤ünden al›n-