TEVF‹K F‹KRET
621
TERL‹KS‹,
kirpikliler s›n›f›ndan bir hücreli hayvan (
Para-
mecium).
Elips fleklinde, yass› gövdeli olup tatl› sularda ya-
flar. Özellikle durgun ve kirli sularda çok bulunur. Bir tek hüc-
reden ibaret olmas›na karfl›n kimileri gözle görülebilecek kadar
büyüktür.
TERM‹K SANTRAL,
kat›, s›v› ya da gaz yak›tlar›n yanma
enerjisini elektrik enerjisine çeviren güç santral›. Termik sant-
rallar, düflük kaliteli kömürleri de¤erlendiren “taban santrallar›”
ile hidrolik enerjiden yeterince yararlanamayan yerleflim mer-
kezlerinin enerji ihtiyac›n› karfl›layan ve daha kaliteli yak›tlar›
kullanan “tanzim santrallar›” olmak üzere iki çeflittir. Termik
santrallarda linyit, taflkömürü, fuel-oil, do¤al gaz gibi yak›tlar
yak›l›r. Ç›kan ›s› enerjisi buhar kazanlar›ndaki suyu yüksek ba-
s›nçl› buhar hâline getirir. Elde edilen buhar, turbo-alternatörle-
ri çal›flt›r›r ve üç fazl› alternatif ak›m elde edilir. Türkiye’de bafl-
l›ca termik santrallar Ambarl› (‹stanbul), Soma, Seyitömer ve
kurulufl hâlinde olan Afflin-Elbistan termik santrallar›d›r.
TERM‹T,
topluluk hâlinde yaflayan zararl› böcek, akkar›nca,
divik. Termitler
(Termitidae)
yumuflak vücutlu, ön ve arka
kanatlar› efl yap›l›, a¤›z organlar› çi¤neyici böceklerdir. Kurduk-
lar› topluluklar üreme yetene¤i olan bir erkek ve bir difli birey-
le, bunlar›n yumurtalar›ndan geliflmifl, üreme yetene¤i bulun-
mayan çok say›da bireyden (askerler ve iflçiler) oluflur. Üreme
yetene¤i olmayan bireylerin kanatlar› ve gözleri de yoktur. Kimi
topluluklarda üreme bireyleri yok oldu¤unda onlar›n yerini al-
mak üzere, yedek üreme bireyleri de bulunur. Termitler yuvala-
r›n› topra¤›n içine, a¤aç gövdelerine ya da büyük y›¤›nlar hâlin-
de topra¤›n üstüne yaparlar. Odun ve baflka bitkisel maddelerle
beslenirler. Bilinen türleri 1.500 kadard›r.
TERMOMETRE,
cisimlerin s›cakl›¤›n› ölçmeye yarayan
araç. Çal›flma maddesinin s›cakl›¤a ba¤l› herhangi bir özelli¤in-
den yararlan›larak düzenlenmifltir. Termometrelerde kullan›lan
s›v›larda, küçük bir s›cakl›k art›fl›na yeterince büyük ve düzgün
bir genleflme göstermesi, kimyasal bak›mdan kararl› olmas›,
kaynama noktas›n›n yüksek, donma noktas›n›n düflük olmas›
aran›r. Çal›flma maddesi gaz ise, s›v›laflma noktas›n›n düflük ol-
mas› gerekir. Oda s›cakl›¤› ölçümünde genellikle alkollü termo-
metre, doktor termometresindeyse ölçüm s›v›s› olarak c›va kul-
lan›l›r. Ölçülecek s›cakl›k aral›¤›na göre çok çeflitli termometre-
ler vard›r.
TERMOS,
s›cak ya da so¤uk s›v›lar›, uzun süre s›cakl›k de¤i-
flimine u¤ramadan muhafaza etmeye yarayan kap. ‹lk kez ‹ngiliz
bilim adam› James Dewar taraf›ndan, s›v›laflt›r›lm›fl gazlar› mu-
hafaza etmek amac›yla bulunup kullan›ld› (1885). Bugün daha
de¤iflik biçimde yap›larak laboratuvarlarda “dewar kab›” ad›yla
an›lan bu kab› James Dewar, piyasaya “termos” ad›yla sürdü.
Termos esas olarak çift çeperli bir cam silindirden oluflur. Is›n›n
tafl›n›m yoluyla yay›lmas›n› önlemek için çeperler aras›ndaki ha-
va k›smen boflalt›lm›flt›r. ‹ç çeperse ›s›n›n ›fl›n›m yoluyla yay›l-
mas›n› önlemek için gümüflle s›rlan›r. Cam silindirle termosun
metal ya da plastik d›fl bölümü aras›na da ›s›n›n iletim yoluyla
yay›lmas›n› önlemek için mantar vb. uygun bir yal›tkan madde
yerlefltirilir. Termosun tepesinde mantarl› bir kapak bulunur.
Termos, günlük yaflamda çay, kahve gibi s›cak ya da buzlu su
vb. so¤uk içecekleri muhafaza etmek amac›yla kullan›l›r.
TERMOS‹FON,
s›cak su dolan›m›n› sa¤layan tesisat. Bir
kazanla kazandaki suyu ›s›tan ocaktan oluflur. Soba, genellikle
kazan›n alt›ndad›r. Üstünde silindir biçiminde bir kazan vard›r.
Kazanda yanan yak›ttan ç›kan gazlar, bacaya verilen bir boruyla
d›flar›ya at›l›r. Kazanda ›s›nan su, su borusuyla muslu¤a gelir.
Kazanda sürekli olarak s›cak su bulundurulmak istenirse, ona
so¤uk su borusu tak›l›r. Kazandaki suyun taflmas›n› önlemek
için de so¤uk su borusunun a¤z›na bir “flamand›ra” yerlefltirilir.
Günümüzde elektrikle çal›flan termosifonlar da kullan›lmaktad›r.
TETANOS,
ateflli ve çok tehlikeli bir hastal›k, kaz›kl›humma.
Hastal›k, toprakta yaflayan ve aç›k yaralardan giren Nicolaier ba-
sili
(Clostridium tetani)
ile bulafl›r. Bu basil 1885’te Ni-
colaier taraf›ndan bulundu. Tetanos mikrobu, havas›z yerlerde
yaflar, vücut d›fl›nda da ço¤al›r. Gevifl getiren hayvanlar›n ve in-
sanlar›n d›flk›s›nda, ba¤›rsaklar›nda s›k rastlan›r. Bu mikroplar,
çeflitli yaralanmalarla (çivi batmas›, ar›, böcek sokmas›, i¤ne
batmas›, kurflun yaras›), k›r›klar, yan›klar ve derialt›na yap›lan
i¤nelerle vücuda girebilir. Hastal›¤›n kuluçka devresi 5-10 gün
aras›ndad›r. Tetanos basili, özellikle sinir dokusu üzerinde yer-
leflen bir toksin ç›kar›r. ‹lk belirtiler çenede sertlikle bafllar; si-
nirlilik, ense sertli¤i, bafl a¤r›s›, atefl, titreme olur. Çenedeki
sertlik artarak a¤z›n aç›lmas›n› engeller. Yüz, boyun, s›rt ve ka-
r›n kaslar› sertleflir. S›rt kaslar›n›n sertleflmesiyle, hastan›n bel
k›sm› yukar› do¤ru kalkar. Solunum s›k›nt›l›d›r. Yüz kaslar›n›n
kas›lmas›yla hastan›n yüzü “alayc› gülüfl” ad› verilen bir flekil
al›r. En önemli belirtilerden biri de sese karfl› duyarl›¤›n artma-
s›d›r. Solunum kaslar›n›n kas›lmas› bafllay›nca, hasta ölüme ka-
dar gidebilir. Tetanostan ölüm oran› % 50’nin üzerindedir. Bu
hastal›kta, tedavi yap›lmadan iyileflenlerin yan›nda, hiçbir teda-
viye cevap vermeden ölen hastalar da görülmüfltür. Günümüz-
de tetanostan afl›yla korunmak mümkündür. Afl› 5 y›ll›k bir ba-
¤›fl›kl›k sa¤lar. fiüpheli görülen yaralanmalarda, kas içine anti-
tetanik serum yap›l›r. Serum geçici bir ba¤›fl›kl›k verir.
TEVF‹K F‹KRET
(1867 ‹stanbul-1915 ‹stanbul), flair. Or-
taö¤renimini Aksaray Mahmudiye Rüfltiyesi ve Galatasaray Sul-
tanisi’nde tamamlad› (1886). Galatasaray’›n ‹lk Bölümü’nde
(1894-1895) ve Robert Kolej’de Türkçe ö¤retmenli¤i yapt›. Bu
döneminde, Mirsad dergisinin açt›¤› “Sitayifli Hazreti Padiflahi”
konulu fliir yar›flmas›na kat›larak birincilik kazand› (1892). Ser-
vetifünun’un yönetimini ald›ktan sonra (1896) fliirlerinin özün-
de ve biçimlerinde dönüflümler yapmas›na yol açan yeni yeni
görüfller kazanan Fikret, yaflad›¤› toplumun insanlar›n› görmeye
bafllad›. Bu duygularla okudu¤u Bat›l› sanatç›lar›n gerçekçi ya-
p›tlar› aras›nda ba¤lant›lar kurdu. Hüseyin Cahit’in “Edebî Hat›-
ralar”›nda belirtti¤i gibi, bir milliyet ve vatanperverlik oca¤› hâ-
line gelen Servetifünun çevresinde, zorbal›ktan ve saraydan nef-
ret, özgürlük ve meflrutiyet fikirlerine ba¤lanma duygular› için-
de daha sonraki kiflili¤inin belirtilerini buldu. Toplumun sefalet
içindeki insanlar›n›n fliirlerini yazd›kça, toplumsal sorunlar üze-
rinde düflünmeye bafllad›. Bir süre sonra Edebiyat› Cedide ak›-