VERNE, Jules
650
VERNE, Jules
(1828 Nantes-1905 Amiens), Frans›z yazar.
‹lkö¤retim y›llar›n› Nantes’ta geçirdikten sonra Paris’e geçti, fa-
kat ö¤renimini tamamlayamad›. ‹lk yap›tlar›n› tiyatro üzerine ver-
di, ancak hiçbir ilgi çekmedi. ‹çinde yaflad›¤› dönemde baflta Af-
rika olmak üzere keflifler h›zla sürüyor, bilim ve teknik alan›nda
büyük bulufllar yap›l›yordu. Bunlardan etkilenen yazar, ilk roma-
n› olan “Cinq Semaines en Ballon, Voyage de Découvertes”i
(Balonla Befl Hafta, Keflifler Yolculu¤u, 1863) yazd›. Bilimkurgu
türünün ilk örne¤i say›lan bu roman büyük ilgi görünce Verne,
bu türde yeni romanlar yazd›. K›sa zamanda ünü dünyaya yay›l-
d›. Yap›tlar› yay›mland›ktan hemen sonra baflka dillere de çevri-
liyordu. Yap›tlar›n› yaratmadan önce pek çok bilim ve teknik ki-
tab› okuyan Verne, kimi zaman küçük denemeler de yap›yordu.
1900 y›l›na kadar 50’den fazla yap›t b›rakan yazar›n romanlar›n-
da konu etti¤i olaylar›n pek ço¤u flafl›lacak bir do¤rulukla ger-
çekleflmifltir. Bafll›ca yap›tlar›: “Voyage au Centre la Terre” (Ar-
z›n Merkezine Seyahat, 1864), “De la Terre à la Lune” (Aya Se-
yahat, 1865), “Les Enfants du Capitaine Grant” (Kaptan Grant’›n
Çocuklar›, 1867-1868), “Vingt milles Lieus sous les Mers” (De-
niz Alt›nda Yirmi Bin Fersah, 1870), “L’‹le Mystérieuse” (Esra-
rengiz Ada, 1874), “Le Tour du Monde en Quatre-Vingts Jours”
(Seksen Günde Devrialem, 1873), “Le Docteur Ox” (1874),
“Michel Strogoff” (1876), “Un Capitaine de Quinze Ans” (Onbefl
Yafl›nda Bir Kaptan, 1878), “Kéraban le Tetu” (‹natç› Keraban,
1883), “Robur le Conquérant” (Fatih Robur, 1886), “Nord Cont-
re Sud” (Güneye Karfl› Kuzey, 1887), “Le Château des Carpat-
hes” (Karpatlardaki fiato, 1892), “L’‹le à Hélice” (Pervaneli Ada,
1825), “Le Sphinx des Glaces” (Buzdan Sfenks, 1897). “Deniz
Alt›nda Yirmi Bin Fersah”ta yaratt›¤› ve “Nautilus” diye adland›r-
d›¤› denizalt›, ABD’nin yapt›¤› ilk atom denizalt›s›na ad›n› ver-
mifltir. Jules Verne’in yap›tlar› ilk kez Türkçe Servet-i Fünun der-
gisinin kurucusu Ahmet ‹hsan Tokgöz taraf›ndan çevrildi.
VERN‹K,
kurudu¤unda sert bir saydam film hâline gelen reçi-
ne çözeltisi. Ahflap ve metal yüzeylere, görünümünü de¤ifltirme-
den daha iyi özellikler sa¤lamak için uygulan›r. Bafll›ca iki çeflit
vernik vard›r. Alkollü vernikler, do¤al ya da sentetik reçinelerin
alkol gibi uçucu bir çözücüde çözünmesiyle elde edilirler. Is›ya
ve afl›nmaya daha dirençli olan oleoreçineli verniklerse, tereben-
tin ya da petrol ya¤› içinde çözünmüfl reçineler ya da kuruyan
ya¤lar kar›fl›m›d›r. Lak ya da orijinal tahta verni¤i, vernik a¤ac›n›n
(bafll›ca
Taxicodendron vernicifluum
gibi, Uzak Do¤u,
Avustralya ve Antil Adalar›’na özgü a¤aç türleri) özsuyudur.
VETER‹NERL‹K,
hayvan hastal›klar›yla ilgilenen bilim da-
l›. Veterinerli¤in ilgi alan›na giren konular çok çeflitlidir. Hayvan
hastal›klar› ve bunlar›n tedavisi yan›nda, hayvan ürünlerinin de-
netimi, hayvanlardan insanlara geçebilen bulafl›c› hastal›klar,
hayvanlar›n laboratuvar incelemelerinde kullan›lmas› vb. de bu
bilim dal›n›n konusunu oluflturur. Veterinerlik, bir anlamda hay-
vanlar›n evcillefltirilmesiyle bafllam›flt›r denebilir. ‹nsanlar, hay-
vanlar› evcillefltirmeleriyle birlikte onlar›n birtak›m hastal›k ve
rahats›zl›klar›na da çare aramak zorunda kald›lar. Veterinerli¤in
modern anlamda bir bilim hâline gelifliyse 18. ve 19. yüzy›llara
rastlar. ‹lk veterinerlik okullar› da bu dönemde aç›lm›flt›r. Türki-
ye’de veterinerlik e¤itimi ilk olarak 1842’de Harbiye’de aç›lan
özel bir “baytar s›n›f›” ile bafllad›. 1889’da ‹stanbul/Halkal›’da bir
Veteriner Yüksek Okulu aç›ld›. Daha sonra baflka yerlere tafl›nan
bu okul 1933’te kapat›larak yerine Ankara’da bir Veteriner Fakül-
tesi kuruldu (1933).
VEZ‹N
→
ÖLÇÜ
VEZ‹R,
Osmanl›larda sivil ve askerî yetkileri olan ve pafla un-
van› tafl›yan en yüksek aflamal› görevli. Sözlük anlam› “yard›m-
c›” demektir. Vezir unvan› ilk kez Abbasîlerde kullan›lmaya bafl-
land›. Osmanl›larda bafllang›çta yaln›z bir vezir bulunurken, II.
Murat döneminde vezir say›s› ikiye ç›kt›, zamanla daha da ço¤al-
d›. Vezirlerin, “has” derecesinde yüksek toprak dirlikleri vard›.
18. yüzy›ldan itibaren bu dirlikler kald›r›ld›, vezirlere yerel gelir-
lerden ödenek ba¤land›. Bir vezir emekli olunca, kendisine “ar-
pal›k” ad›yla, genellikle y›lda 600.000 akçelik emeklilik geliri
ba¤lan›rd›. Vezirler bir suçtan dolay› görevlerinden al›n›nca, un-
vanlar›n› da kaybeder ve “kap›c›bafl›l›k” rütbesiyle bir yerde
oturmaya memur edilirdi. ‹dam› gerektirecek bir suçu ifllerse ve-
zirli¤i dolay›s›yla hakaret görmez ve idam› s›ras›nda sayg›l› dav-
ran›l›rd›. Vezirlerin kalabal›k maiyetine “kap› halk›” denirdi. Ve-
zirlik Osmanl› saltanat›yla birlikte tarihe kar›flt›.
VEZ‹R‹AZAM
→
SADRAZAM
V‹DEOBANT,
televizyon görüntülerinin, bazen de görün-
tüyle birlikte seslerin kaydedildi¤i manyetik flerit.
V‹DEOKASET,
televizyon programlar›n›n kaydedilmesini,
istenildi¤inde yeniden gösterilmesini sa¤layan ve içinde vide-
obant bulunan kaset. Videoteyplerle birlikte kullan›l›r. ‹lk za-
manlar büyük “kartufl kaset”ler yayg›nd›. Günümüzde boyutlar›
daha da küçültülmüfltür. Normal teyp kasetlerinden farkl› olarak
videokasetlerin bant› daha enlidir ve ancak tek tarafl› çal›nabil-
di¤i gibi çift tarafl› çal›nanlar› da vard›r. Sistemine göre de¤iflik
boyutlarda ve bant uzunlu¤unda olan videokasetler içinde Tür-
kiye’de en çok Betamax sistemli olanlar (L370, 1,5 saat; L-500,
2 saat; L-750, 3 saat) kullan›lmaktad›r. Videokasetlere en çok 20
kez silinip 20 kez kay›t yap›labilir. Bundan sonraki kay›tlarda ka-
lite düfler. Ancak silinmeden kullan›lmas› hâlinde videokasette-
ki bir program 500 kez görüntü bozulmadan izlenebilir.
V‹DEO KAYIT
ya da
V‹DEO,
görüntü ve sesleri manyetik
bir flerit üzerine kaydetme, bu görüntü ve sesleri televizyon al›c›-
s›na aktarma tekni¤i.
→
V‹DEOKASET, V‹DEOPLAK, V‹DEOTEYP
V‹DEOPLAK,
televizyon al›c›s›nda görüntü ve ses olufltur-
mak üzere haz›rlanm›fl plak. Özel bir pikapla birlikte kullan›l›r.
Videoplaklar, optik okuma sistemiyle çal›fl›r. Fenol plastikten
yap›l›p presle biçimlendirilen videoplak, çok ince bir metal taba-
kayla kaplan›r. Televizyon sinyalleri, üzerine düflürülen bir lazer
demeti arac›l›¤›yla metali yakarak dairesel ya da spiral biçimde
oyuklar hâlinde pla¤a geçirilir. Plak çal›n›rken bu izler yeniden
lazer demetince taran›r ve demetin farkl› yans›malar›yla oluflan
›fl›k dalgalar› bir fotodiyot arac›l›¤›yla bafllang›çtaki televizyon
sinyallerine uygun elektrik gerilimlerine dönüfltürülerek televiz-
yon al›c›s›na aktar›l›r.